G-QXXHXL9JW0
USD34,34
%-0.05
EURO36,43
%0.3
EURO/USD1,06
%0.11
BIST9.420,42
%1.29
Petrol72,75
%0.65
GR. ALTIN2.835,74
%-0.27
BTC3.044.745,04
%-2.11
Nuri Kaymaz
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kültür & Sanat
  4. Ülkemizin Yüz Karası Gelinlik Çocuklar.

Ülkemizin Yüz Karası Gelinlik Çocuklar.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bu söyleşiyi, Fatma Anaya borçluyuz; 89 yaşında, ama gözlerinde taşıdığı genç kız yüreğiyle, tam anlamıyla bir Anadolu kadını. Yaşına rağmen, zamanın yükünü omuzlarında hissetmeyen, hayat dolu bir kadın. Öyle ki, resim çekmemi günah sayarak engelledi. Toprağına, derin köklerine bağlı olan bu kadın, geleneklerin ve kültürün en güzel örneklerini sergileyen bir yaşam öyküsünün sahibi.

Konya’nın güzel Akşehir ilçesinde, Fatma Ana’nın yaşlı ama bir o kadar da canlı sesiyle bu hikâyeyi dinlemeye başladım. Anadolu’da “gelinlik yapmak” diye bir gelenek var, biliyor musun? Bu gelenek, kızın evlenip gittiği yuvasında, özellikle eğer bu ev eşinin ailesinin evi ise, kayınpederinin ve evin diğer büyük erkeklerinin yanında nasıl bir duruş sergilemesi gerektiğini belirler. O, ağır bir yükün altına girmiştir; yüksek sesle konuşmak, rahatça oturmak, hatta kendi varlığını hissettirmek, adeta bir suçtur.

Malatya ve Sivas’taki akrabalarımızın evinde, bu durumu ilk kez gözlemlediğimde içim ürpermişti. O zamanlar, on yaşlarındaydım; eteklerinin dibinde iki yaşında bir çocukla, benden altı-yedi yaş büyük olan o gelinin durumu, bende derin izler bıraktı. Herkesin arasında ortadan kaybolmuş gibi duruyor, başını eğmiş, adeta bir hayalet gibi âile içinde dolaşıyordu. Sofrada misafirlerle dolarken, o gelin, kayınpederinin baş köşesine kurulduğu halde, suskunluğunu koruyarak adeta kölenin isyanı gibi hizmet ediyordu.

O sırada, babamın amcası ve diğer büyük erkekler, gürültü ve neşe içinde sohbet ederken, o, odanın kuytusuna sinmişti. Gözleri yerde, ağır yaşmağının ucuyla ağzını kapatmış, emir bekleyen bir köle gibi duruyordu. Zaman zaman, zorunlu durumlarda tıpkı bir fısıltı gibi, sözcüklerini yaşmağının arkasından duyuruyordu.

İlk kez tanık olduğum bu ezme-ezilme ilişkisi, içimde tam bir şaşkınlık yarattı. Kendi kendime, onun bu sessizliğinin nedenini düşündüm, “Mutlaka hasta olmalı,” diyerek aklımı kandırmaya çalıştım. Ama sonraki anlarda, mutfakta kadınların arasında normal bir ses tonuyla konuştuğunu duyduğum an, o dehşet verici gerçeklikle yüzleşmem gerekti.

İsmi bilinmeyen bir gelin, kendi evinde zincirsiz bir köle gibi yaşamıyorsa, o zaman neydi bu dışarıda sergilenen yüz? Sonradan öğrendim ki bu durumun adı “gelinlik yapmak” imiş. Yeni evlenen kızların, yıllar boyunca erkeklerin insafına kalmış bir biçimde, onlarla bir arada bulunmamak zorunda kalmaları, yememeleri, içmemeleri, seslerini kısarak konuşmaları ve sürekli hizmet etmelerinin adıdır bu. Bir kadının ruhunun, en temel haklarının nasıl gasp edildiğinin acı bir göstergesi…

Umarım ve dilerim ki kadınlarımız bu korkunç kabus dolu günleri bir daha yaşamazlar.Bir başka konuda tekrar görüşmek üzere sevgi ve saygılarımla selamlar dostlar.

Ülkemizin Yüz Karası Gelinlik Çocuklar.
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

G-QXXHXL9JW0
Giriş Yap

Haber Kontak ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!