Mabel Matiz gibi sanatçıların eserleri, toplumun ruhunu yansıtan bir ayna olarak değerlendirilebilir. Ancak bu ayna, her zaman olumlu bir görüntü sunmuyor. Sanatın, ahlaksızlık, edepsizlik ve özellikle pedofili gibi kavramların gölgesini çağrıştıran sözlerle dolması, “cesur sanat” olarak sunulması kabul edilebilir mi? Bu tür içerikler, sadece bireyleri değil, aynı zamanda toplumu da zehirleme potansiyeline sahiptir.
Kültürel Değerlerimiz ve Sanat
Bizim kültürümüzde şarkılar, genellikle aşkı, ayrılığı ve hasreti anlatırdı. Yanık türkülerimizde bile beddualar ve özlemler yer alırken, toplumu yozlaştıracak ve aile yapısına zarar verecek içerikler bu denli açıkça dile getirilmezdi. Bugün ise ne yazık ki, sanatın arkasına sığınılarak ahlaksızlık sahneye taşınıyor. Bu durum, toplumsal normları ve değerleri tehdit eden bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor.
Dijital Dünyanın Tehditleri
Üstelik bu şarkılar, televizyonlarda olmasa bile, internet sayesinde her çocuğun ekranına ulaşabiliyor. RTÜK, televizyon ve radyoları denetlerken dijital platformlarda kontrol neredeyse yok. Peki, çocuklarımızı kim koruyacak? Bu sorunun cevabı, toplumun geleceği için son derece kritik bir öneme sahiptir.
Sorumluluk ve Bilinçlendirme
Zaten kadın cinayetleri, adaletsizlikler ve ahlaki çöküşten şikâyetçi olduğumuz bir dönemdeyiz. Buna bir de pedofiliği çağrıştıran şarkılar eklendiğinde, yarınlarımızı nasıl savunacağız? Biz aileler olarak görevimizi yapmaya çalışıyoruz; çocuklarımızı bilinçlendiriyor, yanlışla doğruyu ayırt etmeyi öğretiyoruz. Ancak yetkililerin de sorumluluk alması gerekiyor. Bu tür içeriklere sessiz kalmak, toplumsal vicdana ihanet olur.
Sanatın Sınırları ve Özgürlük
Unutmayalım ki sanat özgürdür, evet. Ama özgürlük, sorumlulukla birlikte anlam kazanır. Ahlaksızlığın da, pedofilinin de şarkısı olmamalı. Sanat, toplumu aydınlatmalı ve geliştirmelidir; aksi takdirde, bu tür içerikler, toplumsal değerlerimizi tehdit eden birer silah haline dönüşebilir.