İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye’nin “Çin+1” stratejisi çerçevesinde öne çıkan ülkelerden biri olabileceğini belirtti. Avdagiç, “Türkiye, sadece Çin’e yatırım yapmaktan kaçınarak en az bir ilave ülkeye yatırım yapmayı içeren bu stratejide, gündeme gelen 6 ülkeden en ön sırada olanı olabilir. ‘Çin+1’ arz zinciri stratejisi, tekstil ve hazır giyimden otomotiv ve elektronik ürünlere, gıda ve tarım sektöründen savunma-havacılık sanayisine kadar birçok alanda büyük fırsatlar sunuyor.” ifadelerini kullandı.
İTO Başkanı Avdagiç, Oda’nın mayıs ayı Meclis toplantısında iş dünyasının mevcut durumunu ve gelişmelerini ele aldı. Küresel belirsizliklerin yatırımlara olumsuz etkisinin altını çizen Avdagiç, “Belirsizlikler arttıkça, risk iştahı azalan yatırımcılar daha güvenli limanlara yöneliyor. Türkiye, bu olumsuz gelişmeleri bertaraf edecek hazırlık içinde olmalı. Eğer sermaye akışından olumsuz etkilenirsek, bu durum TL üzerindeki baskıyı artırabilir ve dış finansman koşullarını zorlaştırabilir. Bununla birlikte, tedarik zincirinde yaşanabilecek kaymalar, Türkiye için önemli fırsatlar sunuyor.” diye konuştu.
Avdagiç, son dönemde “Çin+1” stratejisinin artan jeopolitik gerilimler, COVID-19 salgını ve Çin’deki katı kapanma politikaları nedeniyle dikkat çekici bir şekilde öne çıktığını ifade etti. “Artı 1 adayları arasında Türkiye, Vietnam, Hindistan, Endonezya, Bangladeş ve Polonya yer alıyor.” dedi.
Bunun yanı sıra, ABD-Çin ticaret savaşının bu eğilimi daha da güçlendirebileceğine dair analizlerde bulunduğunu hatırlatan Avdagiç, “Türkiye, söz konusu stratejiden maksimum oranda yararlanma fırsatına sahip. Uzmanlar, ‘tedarik zinciri riskini azaltmak, jeopolitik risklerden kaçınmak, lojistik avantajı sağlamak ve maliyetleri düşürmek’ amacı taşıyan Çin+1 stratejisinden en fazla yarar sağlayabilecek diğer ülkelerin de Vietnam, Hindistan, Endonezya, Bangladeş ve Polonya olduğunu belirtiyor. Biz, aslında bu 6 ülkenin en önde geleni olabiliriz. Zira coğrafi yakınlık, gelişmiş sanayi altyapısı ve genç, nitelikli işgücümüzle ciddi avantajlara sahibiz.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin, hiç kuşkusuz Çin+1 stratejisinin önemli bir aday olduğuna değinen Avdagiç, “Ancak şunu unutmamalıyız ki, dünya şirketleri bu stratejiyi uygularken bizim de bazı adımlar atmamız gerekiyor. Yatırım ortamını iyileştirmeli, kurumsal kapasitemizi ve dijital altyapımızı güçlendirmeli, yatırım teşviklerinde hedef sektörlere odaklanmalı ve lojistik yatırımlarının önünü açmalıyız.” dedi.
Avdagiç, Türk iş dünyasının Çin+1 stratejisinden yararlanma potansiyeline sahip 7 önemli sektörü olduğunu belirtti. Bu sektörleri şöyle sıraladı:
“Hızlı teslimat (fast fashion) için ideal coğrafi konum ve Avrupa standardında üretim yeteneği tekstil ve hazır giyim sektörüne büyük bir avantaj sağlamakta. İkinci olarak, AB pazarına gümrüksüz erişim ve yüksek kaliteli ara malı üretim potansiyeli elektrikli ve elektronik ürünler sektöründe avantaj yaratıyor. Üçüncü olarak, güçlü ana sanayi ve tedarik sanayi altyapısıyla otomotiv sanayi önemli fırsatlar elde edebilir.
Dördüncü olarak, bölgesel üretim ve montaj için ideal altyapının yanı sıra, mühendislik kabiliyeti ve büyüyen Ar-Ge kapasitesi makina ve endüstriyel ekipman sektöründe avantaj sağlıyor. Beşincisi ise, Avrupa’ya yakınlık ve büyük iç pazar, yenilenebilir kimyasallar ve Yeşil Dönüşümde iş birliği potansiyeli kimya ve petrokimya sektörünü öne çıkarıyor.
Altıncısı, GDO’suz üretim avantajı ve helal sertifikalı ürünlerle Orta Doğu pazarına erişim fırsatları gıda ve tarım sektörüne önemli olanaklar sunmakta. Son olarak, yerli ve milli savunma gelişmeleri ile NATO üyeliğinin sağladığı iş birliği imkanları, savunma havacılık sanayii için büyük fırsatlar teşkil etmekte.” – İSTANBUL