Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Uluslararası Jeotermal Yatırım Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin cari açığını vurgulayarak, “Cari açığımızın önemli bir kısmının enerji kaynaklı olduğunu görüyoruz” şeklinde ifade etti.
Nevşehir’de gerçekleştirilen ‘Uluslararası Jeotermal Yatırım Zirvesi-IGIS’, jeotermal enerji ve kaynakların etkin kullanımına yönelik farkındalık oluşturmak, yatırım fırsatlarını değerlendirmek ve jeotermal enerjiye dayalı kalkınma modellerini tartışmak amacıyla düzenlendi. Zirvenin açılışında konuşan Cevdet Yılmaz, yeşil dönüşümün önemine dikkat çekerek, “Yeşil dönüşüm hedeflerine ulaşan bir Türkiye, enerjiyi daha verimli kullanan ve yerli, yenilenebilir enerji payını artıran bir ülke demektir. Bu da cari açığımızın azalması anlamına geliyor. Yeşil ekonomi ve dönüşüm, makroekonomik istikrarımız açısından büyük bir öneme sahip. İhtiyacımızı azaltarak, özel sektörde enerji verimliliği sağlıyor ve böylece enerji maliyetlerini düşürüyoruz. Bu durum, hem işletmelerimiz hem de ekonomimiz için son derece kıymetlidir. Meclisimizde iklim kanunu görüşülmektedir. Amacımız, yeşil dönüşüm ile enerjinin verimli kullanımını sağlamak, işletmelerin rekabet gücünü artırmak ve ülkemizin enerji bağımlılığını azaltarak cari açığı düşürmektir. Ayrıca, 2026 itibarıyla Avrupa’da yürürlüğe girecek karbon düzenlemeleri göz önünde bulundurulduğunda, ülkemizde bir emisyon ticaret sistemi oluşturmazsak, belirli sektörlerde Avrupa’ya ihracat yapan şirketlerimiz vergilendirilmek zorunda kalacak. Emisyon iklim kanunu çerçevesinde en önemli çalışmalarımızdan biri bu sistemin kurulmasıdır. Kurduğumuz sistemle, Avrupa’ya gidecek vergilerin ülkemizde kalmasını sağlarken, bu fonları sanayinin yeşil dönüşümü için geri kullanacağız. Bu çerçevede kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalışan açıklamaların kesinlikle ilgisi yoktur” dedi.
2024 yılı itibarıyla dünya genelinde jeotermal enerji kurulu gücünün 17 bin megavata ulaşacağını belirten Yılmaz, “Uluslararası Enerji Ajansı’nın tahminlerine göre, önümüzdeki 25 yıl içinde jeotermal enerjinin küresel yenilenebilir enerji payının şu anki yüzde 0,5 seviyesinden yüzde 3 ila 5 aralığına çıkması bekleniyor. Enerji piyasası büyüdükçe, jeotermalin bu pastadaki payı da önemli ölçüde artacak. Şu anda mevcut kapasitenin büyük bir kısmı ABD, Endonezya ve Filipinler ile birlikte ülkemizde yoğunlaşmıştır. Bu alanda dünya genelinde dördüncü sıradayız. Ülkemizde yapılan etütler, bugün 1.734 megavat olan kurulu gücümüzü ilk aşamada 40 bin megavata çıkarabileceğimizi göstermektedir. Daha da arttırma potansiyelimiz mevcut” şeklinde konuştu.
Jeotermal kaynağının geniş bir kullanım yelpazesine sahip olduğunu belirten Yılmaz, “Enerji, turizm, sağlık, madencilik, tarım gibi birçok alanda bu kaynağın kullanımı söz konusu. Değişik derecelerde aynı suyu birçok farklı amaçla kullanmak mümkün. Yenilenebilir bir kaynak olmasının yanı sıra jeotermalin istikrarlı bir enerji sağlaması da önemli bir avantajdır. Bu kaynağı doğru kullanırsanız, yeniden tekrar kullanma imkanı vardır; rüzgar ve güneş enerjisi ile kıyaslandığında, gece ve gündüz dört mevsim boyunca elektrik üretebilirsiniz. Bu nedenle, jeotermal enerji önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır” dedi.
Nevşehir’in jeotermal kaynakları bütüncül bir yaklaşımla kullanan iller arasında örnek teşkil ettiğini kaydeden Yılmaz, “Jeotermal kaynaklarla şu anda 160 bin konut ve yaklaşık 10 bin dekar sera ısıtılmaktadır. Bu sayıyı artırmak zorundayız. Nevşehir, enerjide, turizmde ve tarımda jeotermal kaynakların bütüncül ve sürdürülebilir bir yaklaşımla kullanıldığı modern bir ilimizdir. Ayrıca, doğal mineralli sular ve sağlık turizmi açısından da katma değer yaratma potansiyeline sahibiz. Termal turizmde 53 termal turizm merkezi ve 4 kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ile altyapımız her geçen gün güçlenmektedir. Önemle vurgulamak isterim ki, 2030’lu yıllara gelindiğinde termal turizm pazarının dünya genelinde 100 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Şu anki payımız yeterli değil; bu pazarın çok daha büyük bir kısmını elde etmemiz gerekmektedir. Jeotermal kaynaklarımız ile turizm potansiyelimizi bir araya getirerek önemli sinerjiler oluşturma şansımız var. Sağlık alanında geldiğimiz durumu değerlendirirsek, bu kaynakları birleştirirsek, oldukça yüksek katma değer elde etmek mümkündür. Geçen yıl turizm gelirimiz 61 milyar doları aşarken, 62 milyon turist rakamını da geride bıraktık. Türkiye, turizmden daha fazla katma değer üreten ve gelir elde eden büyük bir ülke konumuna geldi. Cari açığımızın kapatılmasında hizmet sektörlerinin de önemli bir rol oynadığını belirtmekte fayda var. Gelecek dönemlerde turizm sektöründe sayısal artış bekliyoruz” ifadelerini kullandı. – NEVŞEHİR