Yeni Dünya Düzeni

“Çalışmaktan başka her şey yasaklanmıştı: sokakta yürümek, eğlenmek, şarkı söylemek, dans etmek, buluşmak, her şey yasaklanmıştı.”
George Orwell

Yeni Dünya Düzenine Hazır mısınız?

(Salgın Sonrası ”Yeni Dünya Düzeni” Ve Ülkemizde Görünüşü)

Gençlere tavsiye gençlerden önce ebeveynlerine söylemek lazım: yapmayın etmeyin demeyin asla!

Hiç bir konuda engellemeye çalışmayın, neyi engellemek istiyorsanız ondan korumanın yolu  ,yap oğlum, kızım demenizdir. Hatta daha beterini yap!  Bırakın sizin aklınızla değil ,kendi düşündükleriyle yaşasınlar. Ömrünce yanında olmayacaksınız çünkü çocuklarınızın.

Yeni bir süreç ülkemizi daha ağır şartlarda bekliyor. İnsanlarda haklı olarak bir an önce birbirine karışmaya, sokaklara akmaya hasret kaldı.

Hayatın temeli insanın önce kendini hem de istemsiz ve zorunlu olarak düşündüğünü bizlere göstermiştir. Bu doğanın yasası bizlerin keyfiyetine bırakılmamıştır. BEDENİMİZİN HASTALIKLAR KARŞISINDA ANCAK BİLİNCİNİN DİSİPLİNE EĞİTİLDİĞİ DOKTORLAR TARAFINDAN İYİLEŞTİRİLEBİLİR.

Ben, yalnız başına bırakılır eğitilmezse benliğe dönüşür ve insanın başına neler,  neler açar ; işte bu, virüslerden kat kat tehlikeli cehalettir. Hele bizdeki gibi örgütlenmiş bir cehalet ile karşı karşıyayken işimiz daha zor demektir.

HERKES PARANIN EGEMENLİĞİNİN ÇOK DAHA HİSSEDEBİLECEĞİ BİR DÖNEME HAZIR OLSUN. Bu KUZULARI DAHA KUZU YAPACAK ÇOĞUNA TESLİMİYET BAYRAĞI ÇEKTİRİP BİR KENARDA ÖLÜMÜ BEKLEMEYE ÇEVİRECEKTİR.. BİLMEK İÇİN DAHİ OLMAYA GEREK YOK !

Çünkü öğretilmiş, ezberletilmiş çaresizlik kanıksanır ve yaşama biçimini alır. Dünyaya tekrar bunu gösterdiler. Bu temel psikolojik ortam sağlandıktan sonra dünyaya yön verenler arkasından her istediklerini kolayca geniş kitlelere yaptıracaklardır.

Burada kısanın en kısası bundan da özeti nasıl anlatılır bilmiyorum ama bildiğim şudur ki bir değişimi anlamak istiyorsanız birazda kendinizi katmalısınız.

Şimdi değişimlerin başlıklarını şöyle yazabiliriz.

Ağır bir ekonomik kriz . Bundan daha ağırı bunun normal ve sıradan görülmesidir.

İnsana her yer dar gelebildiği gibi gerekli hallerde de her yere sığdırılabilir çünkü.

Radikal siyasi oluşumlar daha radikalleşmek YOLUNA SAPACAK ama eskinin adlarıyla ”Sosyalist”, ”Faşist” kavramlarıyla açıklanmayacak, çağrılmayacak. Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz sistemin tehlikeli gördüğü her kişinin adı ”İSYANCI” veya ”AKIL HASTASI ” olarak gösterilecek ve bilinecektir.

Ben şahsen hazır olmaktan daha daha hazırım.

Çünkü bu çağ şaşırma döneminin sonudur. Her şeye alışın dönemidir. Her şey çoklu ayrımlardan soyutlanacak ve kendisiyle karşıtı olarak var olacaktır. Örneğin, ZENGİNLER ve FAKİRLER gibi.

27 Nisan 2020 Büyükçekmece / İstanbul.

TANRI, İNSAN, CENNET CEHENNEM VE MEŞHUR KORONA ÜZERİNE.

”Tüketerek yaşıyoruz. Korkutucu aslında, ama kullan-at ekseninde dönüyor hayatlarımız. Kayboluyoruz. Kaybettiklerimizi aramayı aklımıza getirmeden, yenisini, iyisini, kolayını istiyoruz. Eksilerek yaşıyoruz.”
Woody Allen

İnsanlar tanırsınız hayatı muhteşem keyifli ve mutlu kılan insanlar; bir de yaşadığınıza, tanıdığınıza hatta doğduğuna bin pişman olduğunuz insanlar tanırsınız. Elde var bir diye beynime ,yüreğime not etmişim bu sözü.
Hayat, can ve canlılık demektir. Su, ekmek, yatak – döşek ve barınak çok bilinen görülen bir ihtiyaçtır ve
çoğunluk bu ihtiyaçların dillendirilmesinde hiç bir sakınca görmez, işte bunlar masum ihtiyaçlardır. Galiba, ihtiyacın masum olması illa da karşılanması ya da sizin istediğiniz gibi karşılanması anlamına gelmediği için, çok da ciddiye alınmaz. Bu durumu da bugünün tespiti olarak elde var iki diye not alıyorum.

Genel kabul görür olan ve bugün yaşadığımız kaba hatlarıyla budur. İnsanın, yaşadığı şimdi ile aslında çok haşır-neşir olduğu ve önemsediği hepimizin bilmese bile her an duyumsadığım bir durumdur. Ancak, insanın bugün yaşadığı durum ve olgular unuttuğu geçmişinin olmadığı anlamına gelmez. Doğal olarak, dününü hiç bilmeyen bir toplum–özellikle de gençlik – yarını üzerinde de söz hakkı olduğunu bırakın iddia etmeyi bilmez bile.

Günümüzde yoksulluğun bile yetmediği, salgın vb. korkuların da kafesten çıkarılıp üzerimize salındığı bu günlerde, bu konular üzerine biraz düşünmek iki kere daha önemli sanıyorum…

Elbette, çoğunluğun hiç haberli olmadığı, dinlerden ve insanların tek başına değil de birlikte yaşadığı; ortaklaşa her işin altından kalkıp avlanarak, ok mızrakla yaşadığı günlere dek gitmeyeceğim; insanın öyküsü uzun ama hayatı kısa. Gene de bu kısa zamanda çok fazla bilgi edinerek yaşamanın önemi şuradadır, bilmezseniz, hele hele bugünlerde (*) üzerinize gelen dünya egemenliği ile baş edemezsiniz. Belki, bilgi ile de siz baş etmenin sonuçlarını göremeyeceksiniz ama en azından çabaladığınız için kendinizi huzurlu ve mutlu sayacaksınız.(Bir mutlu kişi olarak, bunun çok önemli olduğunu yaşamımı örnekleyerek kanıt diye sizlere gösterebilirim.)

Burada bir soluk alıp uzun bir parantez daha yazmak zorunda olduğum için beni bağışlamanızı diliyorum.
Dergide yazdığım gibi nasılsa hepimiz cebimizde sayısız parantezle yaşamak zorunda kaldığımız bir dünyada bulunuyoruz..

Burada, genellikle not almak düzeyinde yazdıklarımı paylaşıyorum. Bir çok insanla düşüp kalkıyorum, aldığım notları genişleterek anlamına kavuşturacak o müthiş dâhiyi arıyorum. Oldukça tecrübeli kuşaktan
dostlarım epey var ama genellikle tecrübelilerin mutsuzlukları çok fazla ve ben biteviye birbirimizi avutmak istemiyorum. Gençliğin hayat olduğuna inanıyorum. En kısa cümle, insan, eksiktir hep. Gençlik, eksikliğin ve güzelliğin çok fazla olduğu bir dönemdir çünkü diye de özetleyebiliriz.
Konu uzadı farkındayım da konuyu kaybetmek üzereyim. Ah ulan ah şu parantezler…

Ne diyordum, dün gece hastalandım birden bire, hem de ateşlendim. Ya bugünlerde hiç ateşlenip hastalanır mı? Haklısınız, kesinlikle çok haklısınız! Kim inanır korona olmadığıma, düpedüz soğuk suyu fazla kaçırdığım için küçük bir üşütme geçirdiğime! Şu an, aklınızdan geçenlerin yüz katı aklımdan geçti. Sizden akıllı olduğum için değil, tabii ki, yalnızca hasta olan ben olduğum için. Zorlukla kalktım yatağımdan – işte size bir parantez daha yalnızlık zor dediğim zamanlar- Eskilerde rahmetli anamın yaptığı gibi karabiberli ve limonlu bir çay yaptım. Bir iki saat, satranç oynadım, yazı okudum, yazdım. Bir de baktım ki halsizliğim geçmek üzere. Oh be, dedim, korona değil, demek ki.

Şimdi bu yazının neresinde Tanrı, cennet, cehennem var ? Aklınızda son cümle yani korona kaldı değil mi? Bu size ait bir durum değil, tamamen insani olan. Bizi hayatta tutan refleksimiz de diyebiliriz. Hepimiz, içinde olduğumuz, yaşadığımız ana öyle bağlıyız ki ne eskiyi ne yarını düşünemiyoruz bile.
Düşman, hep eksik ve zayıf tarafımızı yoklar.

Bu günlerde gördüğümüz gibi en zayıf yerimiz canımız ve korunma duygumuzdur. Belki de ben yanılıyorum, dünya kendi halinde, kendi kendine ayakta duruyor, savaşlar, açlıklar, salgınlar kendi kendine çıkıyordur. Ama bu durum sizi ilgilendirmiyor olabilir, durumun size ihtiyacı olduğunu düşünmez misiniz, lütfen!
Çok çok uzatmayacağım, her şey siz de gizli. Tanrı, cennet, cehennem. Ne düşünüyorsanız onu yaşıyorsanız mutlu mutlu ölmeyi bekleyebilirsiniz.
Yok eğer, dişinize takılan bir et gibi sizi rahatsız eden şeyler varsa hayatınızda ister bir kişi ile ilgili ister dünya ile, neye sahipseniz sahip olun müthiş bir mutsuz sayabilirsiniz kendinizi.
Her şey hafife aldığımız, yeterince önem vermeyi bilmediğimiz bir kişide saklı. Kendinizde olmayan bir şeyi başka yerde aramayın, ölümü beklemeden her an yaşamanın keyfini çıkarmanızı dilerim.

(*) Amerika ve İsrail’de insan üzerindeki çalışmalar, ölümsüzlük veya çok uzun yaşama geni üzerinde yoğunlaşmış.

20 Haziran 2021