Alevi Vakıfları Federasyonu’nun düzenlediği 3. Uluslararası Alevilik ve Bektaşilik Çalışmaları Bilim Ödülleri‘ni kazananlara; 15 Mart 2025 tarihinde AKM – Atatürk Kültür Merkezi‘nde gerçekleştirilen törenle verildi. Etkinlik kapsamında planlanan Grup Abdal’ın konseri, kemancısının vefat etmiş olması nedeniyle iptal edildi.
Amacımız Genç Araştırmacıları Teşvik Etmek
Alevi ve Bektaşi inancının bilimsel araştırmalarla gelecek kuşaklara aktarılmasını hedefleyen ödül töreninin bu yıl üçüncü kez düzenlendiğini belirten Federasyon Başkanı Dr. Haydar Baki Doğan; “2021 yılından itibaren her yıl Alevilik ve Bektaşilik alanında uluslararası üniversitelerde yayımlanan doktora tezleri, yüksek lisans tezleri ve hakemli dergilerdeki makaleleri değerlendirdikleri” ifade etti. “Amacımız, bu kültürel mirasın akademide daha görünür olması ve genç araştırmacıları teşvik etmek” dedi.
Ödül programının uluslararası katılıma açık olduğunu vurgulayan Doğan, “Alevilik ve Bektaşilik yalnızca Anadolu’nun değil, dünya kültür mirasının bir parçasıdır. Bu alanda çalışan akademisyenlerin emeklerini takdir etmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Değerlendirme Süreci
Yarışma, üç ana kategoride düzenlendi: Doktora Tezleri, Yüksek Lisans Tezleri, Hakemli Dergi Makaleleri. Başvurular, alanında uzman akademisyenlerden oluşan ön değerlendirme kurulu tarafından incelendi. Çalışmaların orijinalliği, metodolojik yaklaşımı ve kültürel mirasa katkısı gibi ölçütler ön planda tutuldu. Dereceye girenlere ödülleri törende verildi.
Kalıcı Bir Akademik Platform Hedefliyoruz
Alevi Vakıfları Federasyonu, ödül programını önümüzdeki yıllarda genişletmeyi planlıyor. 2026’dan itibaren uluslararası üniversitelerle iş birliği yaparak sempozyum ve atölye çalışmaları düzenlemek, ödül kapsamını kitaplara da taşımak hedefleniyor.
Dr. Doğan, “Amacımız, bu alanda çalışanlar için sürdürülebilir bir akademik platform oluşturmak. YÖK ile yaptığımız görüşmelerle bu ödülleri doçentlik ölçütlerine uygun hale getirmeye çalışıyoruz. Alevilik ve Bektaşilik üzerine yapılan araştırmalar, küresel bir perspektifle ele alınmalı” çağrısında bulundu.
Ödül Alan Akademisyenler:
Doktora Dalı:
- İsmail Güngör
- Mehmet Şahin
- Satı Sarıaslan Atlı
Yüksek Lisans Dalı:
- Sultan Yıldız Aydınlıoğlu
- Adem Şen
- Rahmi Can Gür
Makale Dalı:
- Emine Yüksel
- İbrahim Çiftçi
- Melisa Öztürk
“Bilim Hizmet Onur Ödülü”, Millî Eğitim Bakanı Dr. Yusuf Tekin tarafından Prof. Dr. Cemal Kafadar’a verildi.
Törene Katılan İsimler
Ödül törenine; Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Millî Eğitim Bakanı Dr. Yusuf Tekin, İstanbul Vali Yardımcısı Yücel Gemici, DEVA Partisi Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, Fener Rum Patriği I. Bartholomeos, AKP MYKY Üyesi Veli Arslan, Almanya İstanbul Başkonsolosu Regine Grienberger, İran İslam Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Ahmad Mohammadi ve İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Bilal Erdoğan katıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan‘ın katılımıyla gerçekleşen törende, Alevilik ve Bektaşilik alanında yapılan akademik çalışmalara verilen destek vurgulandı.
İlimden Gidilmeyen Yolun Sonu Karanlıktır: Hacı Bektaş Veli
Bakan Ersoy, sözlerine başlamadan önce tören sonrasında konser verecek olan Grup Abdal‘ın 23 yaşındaki kemancısı Cem Gülgel‘in erken yaştaki vefatının derin üzüntüsünü yaşadığını söyleyerek genç sanatçıya Allah’tan rahmet diledi.
Bakan Ersoy, Alevilik ve Bektaşiliğin Anadolu’nun kültürel mirasının ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek, “Yüzyıllar boyunca Anadolu’nun mayasını yoğuran, insan sevgisini, hoşgörüyü ve bilimi ön planda tutan bu değerler, bugün de toplumumuzun ortak vicdanını şekillendirmeye devam etmektedir. Büyük düşünür ve mutasavvıf Hacı Bektaş Veli’nin ‘İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır’ sözü, bizlere bilginin ve ilmin ışığında ilerlememiz gerektiğini hatırlatmaktadır. Akademisyenlerimizin yaptığı araştırmalar, bizlere köklü tarihimiz hakkında daha fazla bilgi sunarken, aynı zamanda toplumsal barış ve hoşgörünün güçlenmesine de katkıda bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
Gönül Bağını Güçlendirdiğimizi Görmekten Memnuniyet Duyuyorum
Alevi Bektaşi toplumuyla devlet arasındaki gönül bağının daha da güçlendiğini görmekten büyük bir mutluluk duyduğunu anlatan Ersoy, “Devletimiz, vatandaşlarımızın gönlündeki yerini sağlamlaştırmış, karşılıklı teveccühü artırmıştır. Aradaki engelleri birer birer kaldırarak, kardeşliğimizi pekiştiren adımlar atmış bulunuyoruz. Bu birlikteliğin, toplumsal barışımıza ve ortak geleceğimize katkı sağlamaya devam edeceğine inanıyorum” dedi.
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cem Evi Başkanlığı Çalışmalarına Devam Ediyor
Amacımız; “2022 yılında kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cem evi Başkanlığı Türkiye genelinde cem evlerimizin ihtiyaçlarını tespit etmek ve bu ihtiyaçlara yönelik çözümler üretmektir. Aynı zamanda sosyal, kültürel ve bilimsel çalışmalar yapmak amacıyla çalışmalarına hız kesmeden devam etmektedir” diyen Ersoy, 2024 yılı içerisinde toplam 364 cem evinin bakım, onarım ve tefrişat taleplerinin işleme alındığı bilgisini verdi.
Kültür Bakanı Ersoy, “Bu yıl 500’den fazla cem evinin bakım-onarım ve tefrişat taleplerini planladık ve gerekli işlemlere başladık” dedi.
Deprem bölgesinde 13 yeni cem evi inşa edilmesi için gerekli hazırlıkların tamamlandığını ve ihale aşamasına gelindiğini duyuran Ersoy, bu çalışmaların Alevi-Bektaşi toplumunun taleplerine duyarlılıkla yaklaşıldığını gösterdiğini vurguladı.
Alevi-Bektaşi inanç ve kültürüne dair çalışmalara verdikleri önemin devam edeceğini belirten Ersoy, 2025 yılında bu alanda çalışacak akademisyen sayısının 400’ü aşacağını öngördüklerini söyledi. Ersoy, “2024 yılında 15 kadar bilimsel toplantı yapmış ve bu toplantılarda 200’den fazla akademisyen ile Alevi-Bektaşi inanç ve kanaat önderinden istifade etmiştir. Bu vesileyle tüm akademisyenlerimizi ve araştırmacılarımızı çalışmalarımıza katılmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı. Bakan Ersoy, ödül alan akademisyenleri tebrik ederek başarılarının devamını diledi.
Adalet ve Dayanışma İlkesi
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise Alevilik ve Bektaşiliğin, Anadolu’nun derin kültürel mirasının hoşgörü anlayışının barış ve kardeşlik temelinde şekillenen felsefesinin en önemli değerleri arasında yer alan bir toplumsal değer olduğunu belirtti.
“Alevilik ve Bektaşilik, yüzyıllar boyunca bu topraklarda adalet ve dayanışma ilkeleriyle yaşamış, inançlarını, sanatlarını, müziklerini ve edebi birikimlerini nesilden nesile aktarmışlardır. Bu zengin mirası bilimsel bir bakış açısıyla ele almak, akademik çalışmalarla desteklemek ve yeni nesillere doğru bir şekilde aktarımda bulunmak hepimizin sorumluluğudur.
Toplumsal huzur ve kalkınma, fertlerinin birlik ve beraberliğiyle doğrudan ilişkili bir kavramdır. Birlik ve beraberliğimize dayalı bir barış ortamı ise diyalog, anlayış ve kuşkusuz adaletten geçer. Bu ilişki ağının sağlıklı bir zeminde yürümesi için bu buluşmayı gerçekten çok önemli buluyorum,” dedi.
Tören sonunda, Alevilik ve Bektaşilik üzerine yaptıkları akademik çalışmalarla ödüle layık görülen bilim insanlarına ödülleri takdim edildi.