USD42,74
%0.040
EURO50,26
%0.130
EURO/USD1,17
%-0.03
BIST11.345,30
%0.52
Petrol60,16
%0.80
GR. ALTIN5.951,76
%-0.19
BTC3.708.851,26
%0.499058029467
Cemil Uçar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. “Nermin Abadan Unat” Hocamızı Saygıyla Anıyoruz

“Nermin Abadan Unat” Hocamızı Saygıyla Anıyoruz

featured
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Prof. Dr. Nermin Abadan Unat

Türkiye’de iletişim bilimlerinin oluşumuna katkı veren öncü isimlerdendir. Public Opinion sözcüğünün Türkçe karşılığı olan Kamuoyu sözcüğünü Türkçeye kazandırmıştır. Ayrıca Public Relations teriminin Türkçe karşılığı Halkla Münasebetler (sonra Halkla İlişkiler olmuştur) sözcüğünü literatürde ilk kez kullanan kişi olarak bilinir.

Muazzez İlmiye Çığ’dan sonra en uzun yaşayan kadınlarımızdan olmasının yanı sıra asıl olarak yaşadığımız çalkantılı günlerde aldığı siyasi tavrı ve nezaketinin yanı sıra yüksek insancıl empati yeteneğiyle yani duygusal zekasıyla olduğu kadar da anacağımızdan kimsenin kuşkusu yoktur sanırım. Bu değerli hocamız bilim insanımızı anlatmak çok zor ve yetersizdir. Yaşadığımız şu karmaşık günlerde susuz kalan çatlamış dudaklarımızı ıslatan bir pınar Nermin Abadan Unat hocamız.

Akademide yükselişi hızlıydı

Doçentlik, profesörlük derken kendi alanını inşa etti. Asistanlarıyla birlikte kurduğu Siyasal Davranış Kürsüsü, Türkiye’de seçmen davranışı üzerine yapılan ilk bilimsel çalışmaların önünü açtı. Bugün siyasi analizlerde sıkça kullanılan bu alanın temellerinde onun katkısı yadsınamaz.

Kadın hakları ve göç çalışmaları

Kadın hakları ve göç çalışmaları da onun bilimsel ilgi alanlarındandı. Almanca ve İngilizce’ye de çevrilen “Türk Toplumunda Kadın” adlı eseri, kadınların Türkiye’deki sosyal konumunu tarihsel ve sosyolojik bağlamda ele alan öncü bir çalışmadır. Bu yönüyle yalnızca akademide değil, kadın hareketlerinde de ilham kaynağı olmuştur.

Uluslararası alanda tanınan bir isim

Sınırların ötesinde de tanınan bir isimdi. Uluslararası Siyasi İlimler Derneği’nde ve Avrupa Konseyi’nin Kadın-Erkek Eşitlik Komisyonu’nda üst düzey görevler üstlendi. 1978-1980 yıllarında ise Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından Cumhuriyet Senatosu’na kontenjan senatörü olarak atandı. Böylece siyaset sahnesinde de bilim insanı kimliğiyle söz sahibi oldu.

1989’da akademiden emekli oldu ama sahneden inmedi. 2012’de Vehbi Koç Ödülü’ne layık görülmesi, onun ömrü boyunca süren katkılarının sembolik bir ödülüydü.

Bu konuda Cumhuriyet yazarı Nilgün Cerrahoğlu’nun yazısını önemli ve değerli gördüğüm için, aşağıda paylaşmak istedim.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ı Son Olarak TV’de 2022 Aralık’ında İmamoğlu için Yapılan Destek Mitinglerinin İlkinde Gördüm

Kılıçdaroğlu gizemli bir toplantı için Berlin’e firar etmiş, NAU 101 yaşında olmasına rağmen ayakta dimdik, “Oyuma sahip çıkmaya geldim” diyerek koşarak Saraçhane’ye gitmişti. Etrafına toplaşan herkes, el öpmek için sıraya girmişti. Nermin Hoca bir anda hemen toplantının yıldızı oluvermişti. Nermin Hoca’nın böyle bir “yıldız” tarafı hep olageldi.

CHP’nin sürreel “ekmek için Ekmeleddin” kampanyası sırasında 2014 yılında bir bayram günü, yaptığımız son röportaj için evine gitmiştim. Yardımcısı olmamasına rağmen beni öğlen yemeğinde alıkoymuş, elleriyle hazırladığı kuşkonmazlar eşliğinde Almanya’da Hitler’in, sosyal demokratların gafleti yüzünden nasıl iktidara geldiğini anlatmıştı.

NAU, işte böyle çok geniş bir coğrafyada tarihin içinden geçmiş olan bir isim. Annesi, bir Macar baronu ile evlenmiş Alman kökenli Barones Elfriede Karwinsky. Babası İzmirli bir tüccar. Başlangıçta varlıklı bir yaşama doğuyor. Gözlerini İsviçreli ve Alman mürebbiyelerle, o dönemde Avrupa burjuva yaşamının merkezi sayılan Viyana-Budapeşte eksenindeki şahane evlere açıyor. Beyaz eldivenli garsonların servis yaptığı Orient Express treni ile sonra İstanbul’a taşındıklarında, Maçka’nın en soylu apartmanlarında büyüyor.

1930’da Büyükada’da yazlığa gittiklerinde Troçki ile komşu oluyorlar. Dokuz yaşındaki küçük Nermin, hayat boyu kendisine rehber bellediği Atatürk’le de “ada”da tanışıyor. “Babamın beni elimden tutup ‘Paşam işte kızım’ dediğini hatırlıyorum” diyerek o anı anlatıyor: “İnsanı delip geçen bakışları vardı!”

Ne ki o aynı yıl, bugün olduğu gibi tıpkı fındık fiyatlarını belirleyen bir yabancı fındık tekeli yüzünden babası iflas bayrağını çekiyor ve de intihar ediyor. Nermin’in kader çarkı değişiyor; annesiyle beş parasız Macaristan’a geri dönüyorlar. Ondan sonrasında artık pansiyon köşelerine sığınacaklar. Dışarı çıktıklarında en fazla bir kahvede oturabiliyorlar.

Orta Avrupa’nın tüm kentlerindeki gibi, Budapeşte’de de yaşam kahvelerde geçiyor. Kahveler, sadece sosyalleşme mekânları olmuyor; aynı zamanda kütüphane işlevi görüyor. Avrupa’nın ileri gelen tüm gazeteleri, mecmuaları bu kahvehanelerin masalarına ulaşıyor. 14’ündeki Nermin; “küllerinden doğan Türkiye” hakkındaki bilgileri, işte tam bu kahvelerdeki gazetelerden takip ediyor.

Gerisini Sedef Kabaş’ın NAU’yla gerçekleştirdiği nehir söyleşisi “Hayatını Seçen Kadın”dan aktaralım: “Kahvelerin şöhreti dergilerin kalitesiyle orantılıydı” diye anlatıyor o yıllarını Nermin Abadan, “Annem İngiltere, Fransa, Almanya’dan gelen dergilerin bulunduğu kahveleri seçerdi. Ben Türkiye kelimesini bulduğumda onları alıp hemen okurdum. Atatürk hakkında çıkan kitaplar, makaleler, 30’lu yıllarda Avrupa’nın bir numaralı tartışma konusuydu. O dönemde diktatörler var; Hitler, Mussolini, Franco yükselen yıldızlar. Hepsi savaş isteyen liderler, barıştan bahseden bir tek Atatürk. Bir de Batılıları dize getirmiş, istediği barış anlaşmasını yapmış, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ diye bir ilke koymuş. Bunlar basına aksediyor, ben de okuyordum. Avrupa’da demokrasi ya da kadın-erkek eşitliği gibi kavramların adı geçmiyor. Her yerde otoriter, faşist rejimler veya tutucu monarşiler var. Bu ortamda Atatürk’ün yaptıkları çok mühim ve Avrupalıların gözüne olumlu şekilde çarpıyor.”

Abadan, 20. yüzyıl tarihini yaşayarak karşılaştırma ve tartma olanağına sahip müstesna bir aydındı. Atatürkçülüğü ve Türkiye’yi bilinçli bir tercih ve kararlılıkta seçmişti. Tek kelime Türkçe bilmemesine rağmen 14 yaşındayken örneğin bir gün Budapeşte’deki TC Büyükelçiliği’ne girip büyükelçiden kendisini Türkiye’ye göndermesini istiyor. Elçinin de gözü kara. Çocuk yaştaki kızı 3. sınıf bir tren kompartmanına koyup Türkiye’ye yolluyor.

Anglosaksonların “larger than life” dedikleri roman tadında alabildiğine sıradışı bir karakter ve yaşam. Yalnız uzun değil, hayattan hayata ve kültürden kültüre geçmiş, çok hayat yaşamış bir kadın NAU. “Mitteleuropa” evlerinden, halasının sadece halı döşeli geleneksel Türk evine aksamadan yatay geçiş yapmış, İstanbul’da şaşaalı Maçka apartmanlarından Laleli pansiyonlarına gık demeden terfi etmiş vaktiyle.

Nermin Hanım’ın en dikkat çekici özellikleri; bir, hiç şikayet etmemesi; iki, görmüş geçirmişliğini böyle derinliğiyle sindirmiş olmasıydı. Bunun nedeni hayatı sonsuz sevmesi, küçük zevklerden büyük mutluluklar devşirmesiydi. İnsanları ve dostluğu, sosyalliği çok severdi.

Yaklaşık on yıl önce evinde gene son bir yılbaşı partisinde bir araya gelmiştik. Yanından hiç ayırmadığı ve “yaşlılığımın yol arkadaşı” diyerek tanımladığı tabletinden bize şu espirili davetiyeyi yollamıştı: “27 Aralık Cumartesi günü saat 17.00’den itibaren evimde ‘Zeytindalı + Barış + Yılbaşı’ cocktail party/open house’a bekliyorum. Kıyafet: Serbest. Zihniyet: Alabildiğine hoşgörülü. Hedef: Daha fazla demokrasi. Davet sahibi: Nermin Abadan-Unat. Tevellüt: Hayır. Doğum: Evet = 1921”

11 Aralık 2025’te parantez kapandı. Hocaların hocası 104 yaşında idi. Onu çok özleyeceğiz.

Kaynak Cumhuriyet Gazetesi

“Nermin Abadan Unat” Hocamızı Saygıyla Anıyoruz
+ -