Öncelikle, 31 Mart seçimlerine dair yapılan öngörülerin yanıldığı açıkça belirtilmektedir. Seçim sonuçlarına göre, AK Parti ve Cumhur İttifakı adayları önemli kayıplar yaşamış, CHP’nin ise oy oranının arttığı görülmüştür. AK Parti’nin oy kaybının seçmen katılımındaki düşüş ve YRP’ye giden oylardan oluştuğu belirtilmektedir. Seçmenin genelde iktidar değişikliği değil, dersler çıkarılması isteği olduğu vurgulanmaktadır. Bu durumda 31 Mart sonuçları iktidar için bir mağlubiyet olarak nitelendirilse de, halkın iktidara ders verme amacı taşıdığı belirtilmektedir.
Seçim sonuçlarına uygun olarak, seçmenin erken seçim istemediği, aksine ders alınması ve 2023’e kadar olan sürecin daha iyi yönetilmesi beklentisinin olduğu ifade edilmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sürecinde genel seçim atmosferinden uzak durarak, sandıktan çıkacak sonuca saygılı olduğu ve devlet işlerine odaklı olduğu belirtilmektedir. Ayrıca, Erdoğan’ın seçim sonuçlarına karşı rahat ve soğukkanlı bir tutum sergilediği ifade edilmektedir.
Geçmişte yaşanan benzeri süreçlerle karşılaştırma yapılarak, iktidar partisinin aldığı oy kayıplarının hükümet üzerinde olumlu etkiler yaratabileceği ve gereken derslerin çıkarılmasıyla başarının tekrar yakalanabileceği vurgulanmaktadır. CHP’nin ise yerel yönetimlerde birinci parti olmasıyla yeni bir sınavla karşı karşıya olduğu belirtilmektedir.
Sonuç olarak, 31 Mart seçimlerinin önemli bir mesaj verdiği ve sandığın artık ciddiye alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Oy vermenin önemi ve seçim sonuçlarının önemine dikkat çekilerek, 2023’e kadar olan sürecin daha düzenli ve başarılı bir şekilde yönetilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Seçmenin tercihlerinin dikkate alınması ve derslerin çıkarılmasıyla, 2028 seçimlerine daha güçlü bir şekilde hazırlanılması gerektiği belirtilmektedir.