İsrail, Orta Doğu’daki gerginliğin artmasıyla birlikte saldırılarını artırmaya devam ediyor. Özellikle Gazze’deki yoğun bombardımanlarla dikkat çeken İsrail, şimdi de Lübnan’ı hedef almış durumda. 2024 yılının Ekim ayında, gece saatlerinde düzenlenen şiddetli hava saldırıları sonucunda Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyindeki Dahiye bölgesinde büyük hasarlar meydana geldi. Saldırılar sonucunda iki büyük hastanenin hizmet dışı kalması, bölgedeki insani durumun ciddiyetini artırdı.
Bu saldırılarda etkilenen hastanelerden biri, St Therese Hastanesi olarak biliniyor. Diğeri ise, Beyrut’un en büyük hastanelerinden biri olan Er-Rasul el-Azam Hastanesi. İki sağlık kurumu da, yapılan hava bombardımanları sonucu ciddi şekilde zarar gördü. Bu durum, sivil halkın tıbbi hizmetlere erişimini zorlaştırarak, insani krizi derinleştiriyor. Lübnan sağlık kaynakları, söz konusu bombardımanların sivil yerleşim alanlarına yapıldığını ve sağlık hizmetlerinin aksadığını bildiriyor.
İsrail’in saldırıları, daha önce Gazze’de gerçekleştirdiği insanlık dışı eylemlerle eşlik ediyor. Burada, binlerce Müslüman’ın katledilmesiyle suçlanan İsrail, Orta Doğu genelinde bir soykırım sürecinin içine girdiği iddialarıyla karşı karşıya. Saldırıların, sadece belirli hedeflere yönelik olmadığı, sivil halkın da hedef alındığı düşüncesi, bölgedeki tansiyonu daha da artırmakta.
Bölgedeki bu gelişmeler, uluslararası toplumun dikkatini çekmeye devam ediyor. İnsan hakları örgütleri ve uluslararası kuruluşlar, İsrail’in bu saldırılarını kınayarak, sivil halkın korunması gerektiğine vurgu yapıyor. Saldırılara maruz kalan hastanelerin kapanması, tıbbi bakım ve acil durum hizmetlerine erişim konusunda ciddi sorunlar doğuracak gibi görünüyor. Hali hazırda, bu hastaneler öncelikle yaralıların tedavi edildiği yerlerdi ve kapandıktan sonra, bölgedeki sağlık hizmetlerinin ne şekilde devam edeceği belirsizliğini koruyor.
İsrail’in Lübnan’daki saldırıları, bölgede yeni bir çatışma ortamının oluşabileceğine dair endişeleri de beraberinde getiriyor. Her ne kadar saldırıların asıl nedeni olarak belirtilen güvenlik tehditleri olsa da, sivil halk üzerindeki etkileri, bu tür eylemlerin meşruiyetini sorgulatıyor. Saldırılar, Orta Doğu’daki barış süreci üzerindeki olumsuz etkileri de artırıyor ve bölgesel istikrarsızlığın önüne geçme çabalarını zorluyor.
Sonuç olarak, Lübnan’daki Dahiye bölgesine düzenlenen hava saldırıları, sağlık hizmetlerinin aksaması ve bölgedeki insani durumun kötüleşmesine neden oluyor. Bu durum, uluslararası toplumu harekete geçirmeye ihtiyacı olan bir krizi daha derinleştiriyor. Saldırgan eylemlerin sona ermemesi halinde, bölgedeki insani krizin daha da büyümesi kaçınılmaz görünüyor. Bu bağlamda, sivil halkın korunması gerektiği ve insani yardımların kesintisiz devam etmesi için uluslararası işbirliklerinin güçlenmesi büyük önem taşımaktadır.