Amerika Birleşik Devletleri’nde kritik bir seçim süreci yaklaşırken, 5 Kasım 2024 tarihinde sandık başına gidecek olan seçmenler, ülkenin yeni başkanını belirleyecek. Bu seçimde, mevcut başkan yardımcısı Kamala Harris ile eski başkan Donald Trump arasında geçecek olan mücadele, ülkenin geleceği açısından büyük bir önem arz ediyor. Ağustos ayından bu yana yapılan anketlerde Harris önde görünse de, son dönemlerde Trump’ın arkasında kalması, farklı bir gidişatın habercisi oldu.
Kamala Harris, anketlerdeki bu düşüşe karşın, seçim gecesi Donald Trump’ın olası erken zafer ilanı ile ilgili hazırlıklarını yapmakta olduklarını ifade etti. NBC News’e verdiği röportajda, seçim gününün ve sonrasındaki günlerin gelişmelerine yönelik dikkatli olacaklarını vurguladı. Harris, özellikle Trump’ın seçim sonuçları açıklanmadan zafer ilan etme riskinin altını çizerek, bu duruma karşı hazır olduklarını dile getirdi.
Harris, Trump’ı sert bir şekilde eleştirerek, 2020 başkanlık seçimleri sonuçlarını sorgulamakla ve 6 Ocak 2021’de ABD Kongre Binası’na yönelik şiddet olaylarını kışkırtmakla suçladı. Bu olaylar, Trump’ın halkın iradesini hiçe saymaya çalıştığını göstermektedir. Harris, “Trump, özgür ve adil bir seçim ortamını bozmak istiyor” diyerek, ABD halkının iradesinin önemine dikkat çekti. Ayrıca, şiddet olaylarının da ciddiyetine vurgu yaptı; 140 kolluk görevlisinin saldırıya uğradığını ve bazılarının hayatını kaybettiğini belirtti.
Harris, 5 Kasım’daki seçimde ABD halkının geleceği için kritik bir karar vereceğine işaret ederek, bu kararın sadece siyasi bir tercih değil, aynı zamanda ABD Anayasası’nı koruma görevine saygı duyan bir liderin belirlenmesi anlamına geldiğini söyledi. Bu bağlamda, halkın güçlü bir liderlik anlayışına sahip olup olmadığını sorguladı ve “Bu, bir demokrasi mi yoksa diktatörlük mü seçeceğimizin bir göstergesi” diye konuştu.
Kamala Harris, Trump’ın geçmişte yaptığı açıklamalara atıfta bulunarak, onun ABD Anayasası’nı feshedeceği yönündeki ifadelerini de gündeme getirdi. Bu tür bir yaklaşımın, Amerikan halkının hangi tür bir liderlik aradığına dair önemli bir seçim sunduğunu vurguladı. “Amerikan halkı, dünya çapında güçlü bir lider olmayı anlayan bir başkana mı, yoksa Trump gibi diktatörlere hayranlık duyan birine mi ihtiyaç duyduğuna karar verecek” dedi.
Sonuç olarak, 5 Kasım’daki başkanlık seçimleri, sadece iki aday arasında değil, aynı zamanda demokrasi, insan hakları ve adalet gibi temel değerler etrafında şekillenecek. Kamala Harris, bu seçimlerin, ABD’nin geleceği ve uluslararası arenadaki rolü açısından büyük bir öneme sahip olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu. Seçim gecesi yaşanabilecek olayların yanı sıra, halkın siyasi tercihleri de ülkenin yönü üzerinde belirleyici olacaktır.