Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile Avrupa Birliği Konseyi, Gürcistan’da gerçekleştirilen seçimlerin ardından gelişmeleri dikkatle izlediklerini duyurdu. Yapılan ortak yazılı açıklama, seçim sürecinin önemli bir dönüşümden geçtiğinin altını çizmekte. Gürcistan’daki bu seçimler, yalnızca ulusal değil, uluslararası düzeyde de büyük bir merakla takip ediliyor. Seçimlerin sonuçları ve bu süreçte yaşanan olaylar, bölgedeki siyasi iklim konusunda belirleyici bir rol oynaması açısından son derece kritik.
Açıklamada, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT) bağlı Uluslararası Seçim Gözlem Misyonu tarafından bildirilen ön bulgulara dikkat çekildi. Bu bulgular, seçim sürecinde temel ilkelerden biri olan oy gizliliğinin ihlal edildiğini, çeşitli usulsüzlüklerin yaşandığını, seçmenlerin korkutulduğunu ve bu baskılar nedeniyle kamuoyunun seçim sürecine olan güveninin olumsuz etkilendiğini vurguladı. Bu bağlamda, seçimlerin yapıldığı ortamın oldukça gergin olduğu ve güvenli bir şekilde sürdürülmediği belirtilmekte.
Ayrıca, seçim usulsüzlüklerine dair ortaya atılan iddiaların ivedilikle, şeffaf ve bağımsız bir şekilde soruşturulması gerektiği ifade edildi. Açıklamada “Usulsüzlükler açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu, seçim sürecine olan güvenin yeniden sağlanması için gerekli bir adımdır” denilerek, bağımsız ve tarafsız bir inceleme sürecinin gerekliliği vurgulandı. Bu durum, sadece Gürcistan için değil, bölgedeki diğer ülkeler için de örnek teşkil edebilir.
Seçimlerin ardından meydana gelen bu durum, sadece siyasi sonuçları değil, aynı zamanda toplumda oluşan güven sorununu da gündeme getirmekte. Seçim sürecine olan güvenin, demokratik bir toplum için ne denli kritik olduğu bilinirken, yaşanan aksaklıkların, toplumda huzursuzluğa yol açması kaçınılmaz. Bu tür durumlar, özellikle uluslararasıciyetin delegasyonları tarafından gözetildiğinde, ülkelerin uluslararası itibarını da etkileyebilir. Dolayısıyla, Gürcistan’da yaşananların, diğer ülkeler açısından bir uyarı niteliği taşıdığı söylenebilir.
Bu nedenle, Borrell ve AB Konseyi’nin çağrıları, yalnızca seçim sonrası süreçle sınırlı kalmamalı; aynı zamanda geniş bir ulusal ve uluslararası kamuoyu nezdinde daha fazla dikkate alınmalı. Seçim hileleri ve ihlalleri konularında yasal ve toplumsal önlemlerin alınması, demokrasinin güçlendirilmesi açısından büyük bir gereklilik. Söz konusu açıklama, AB’nin bölgede demokrasi ve insan hakları konularında ne kadar hassas olduğunu gösterirken, uluslararası toplumun ve diğer siyasi aktörlerin de bu konudaki tepkileri ve destekleri önem kazanmakta.
Sonuç olarak, Gürcistan’da yaşanan seçim süreci, uluslararası standartlara uygun olarak denetlenmeli ve yaşanan sorunlara hızlı bir çözüm üretilmelidir. Aksi takdirde, demokratik normların zedelenmesi ve halkın seçim sürecine olan güveninin kaybolması gibi ciddi sorunlar gündeme gelecektir. Bu, sadece Gürcistan için değil, bütün bölge için daha geniş yansımaları olan bir durumdur.
