Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, bu hafta Suudi Arabistan’ı ziyaret etmeyi planlıyor. ABD’nin İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik ilerleme çabaları devam ediyor. Bu çerçevede, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüş alışverişinde bulunacak. İsrail ordusunun Gazze’ye saldırılarına tepki gösteren Selman, Filistin’de iki devlet kurulması gerektiğini vurgulamıştı. Riyad ile Tel Aviv arasındaki normalleşme görüşmeleri, geçici olarak askıya alınsa da son aylarda yeniden başladı.
ABD’li yetkililer, Sullivan’ın Selman’la görüşerek konuyu ele alacağını ancak büyük bir ilerleme beklemediklerini belirtti. Aynı şekilde, geniş kapsamlı istişarelerde bulunacaklarını ve bir dizi konuyu ele alacaklarını açıkladılar. İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesinde iyi ilerleme kaydedildiği belirtilirken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de bu konuda olumlu bir gelişme kaydedildiğini açıkladı.
Suudi Arabistan’ın, İsrail ile ilişkilerini normalleştirme sürecinde Amerika Birleşik Devletleri ile ortak savunma anlaşması imzalayarak ve sivil nükleer programı için destek alarak ilerlemek istediği ifade edildi. Sullivan’ın Suudi Arabistan’a yapacağı ziyarette stratejik konuların yanı sıra bölgesel güvenlik meseleleri de ele alınacak. İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi sadece bölgesel istikrar için değil, aynı zamanda ekonomik ve askeri işbirliği açısından da önem taşıyor.
Görüşmelerin sonucunda atılacak adımların bölgedeki dengeleri nasıl etkileyeceği merak konusu olmaya devam ediyor. İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesi, Ortadoğu’da uzun süredir devam eden çatışmalara yeni bir boyut kazandırabileceği gibi, diğer Arap ülkeleri ile de ilişkilerin şekillenmesinde bir örnek teşkil edebilir. Bölgedeki güç dengelerinin değişebileceği ve stratejik müttefiklik ilişkilerinin yeniden şekillenebileceği bir sürece girilmesi bekleniyor.
Jake Sullivan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın görüşmesi, bölgedeki ilişkilerin geleceği açısından önemli bir adım olarak görülüyor. İki ülke arasında gerçekleşecek olan bu görüşme, bölgesel barış ve istikrar adına umut verici olabilirken, aynı zamanda da çeşitli riskleri de barındırıyor. Bu sürecin sonuçları, bölgedeki tüm taraflar için kritik bir öneme sahip olacak gibi görünüyor.