Yeni Zelanda, son dönemde yaşanan cinsel istismar vakalarıyla derin bir sarsıntı yaşadı. Bu duruma ilişkin hükümetten gelen açıklamalar, toplumda geniş yankı buldu. Başbakan Christopher Luxon, Temsilciler Meclisi’nde yaptığı konuşmada, yaşanan olayların korkunç olduğunu ifade ederek, “Olanlar yürek parçalayıcıydı. Yanlıştı. Bunlar asla yaşanmamalıydı.” ifadesini kullandı. Bu söylenilenler, Yeni Zelanda’daki istismar vakalarının boyutunu ve hükümetin konuyla ilgili tutumunu ortaya koyuyor.
Başbakan Luxon, özellikle mağdurlar için hükümet adına özür dileyerek, “Bakım altındayken istismara, zarara ve ihmale uğrayan herkes için hükümet adına özür diliyorum. Bu özrü kendi hükümetlerim ve önceki hükümetler adına tüm mağdurlardan diliyorum.” diyerek, durumu eleştirdi. Luxon’un bu sözleri, istismar yaşayan bireylere karşı duyulan empatiyi bir kez daha canlandırdı ve hükümetin sorumluluğunu vurguladı.
Ayrıca, Luxon, hükümetin konuyla ilgili olarak çalışmalara devam ettiğini belirtti. 2024 yılı itibarıyla 12 Kasım’da Ulusal Anma Günü düzenleneceğini ve bu çerçevede sokak adları ile kamu tesislerinin isimlerinin, kanıtlanmış failler adına yapılan anıtların ve unvanların kaldırılması için çalışmalara başlanacağını ifade etti. Bu adımlar, toplumsal hafızayı yeniden şekillendirme ve mağdurların yaşadığı travmayı toplumun gündemine taşıma amaçlı önemli bir adım olarak yorumlanıyor.
Yeni Zelanda’da istismara maruz kalan çocuklar ve bakıma muhtaç yetişkinler üzerine yapılan geniş çaplı soruşturma, Temmuz 2023’te sonuçlanmıştı. Bu kapsamlı araştırma, 1950 ile 2019 yılları arasında devlet kurumları ve kiliselerde 200 bin çocuğun veya bakıma muhtaç yetişkinin istismara uğradığını ortaya koymuştu. Raporun içeriği, yaşananların dehşet verici boyutlarını gözler önüne serdi. Mağdurların tecavüz, zorla kısırlaştırma ve elektrik şoku gibi şiddet içeren saldırılara maruz kaldığı, bazı mağdurların ise zihinsel ve fiziksel engellere sahip olduğu kaydedilmişti.
Bu tür olayların yaşanması ve hükümetin süreç içerisinde kayda değer bir dönüşüm sağlamaya yönelik sözleri, Yeni Zelanda’daki sosyal yapıyı ve devlet kurumu ile toplum arasındaki ilişkiyi sorgulatan bir nitelik taşıyor. Olayların yankıları, Yeni Zelanda vatandaşları arasında ciddi bir tartışma başlatmış durumda. Hükümetin, bu travmanın yaralarını sarmak ve benzer olayların tekrar yaşanmaması için atacağı adımlar merakla bekleniyor.