Azerbaycan Hava Yolları’na ait olan bir Embraer 190 model yolcu uçağı, 25 Aralık 2024 tarihinde Kazakistan’ın Aktau kenti yakınlarında alev alarak kontrolden çıktı ve yere çakıldı. Bu trajik kaza sonucunda 38 kişi hayatını kaybetti. Ancak, bazı yolcuların mucizevi bir şekilde kurtulduğu ve tedavi altına alındığı bildirildi. Kaza sonrası başlatılan soruşturma sürecinin ilk aşaması tamamlandı ve ön inceleme raporu kamuoyuyla paylaşıldı.
Rapora göre, Azerbaycan Hava Yolları uçağı, Bakü’den Grozni’ye gitmekteyken Grozni yakınlarında Rusya Federasyonu’na ait Pantsir-S hava savunma sistemine ait bir füze ile vuruldu. Bu bilgi, uluslararası havacılık standartlarına uygun şekilde detaylı incelemelerle doğrulanmış bulunuyor. Azerbaycan Hava Yolları da bu bulguları ve vurulma olayını resmi olarak kabul ederek, Rus İHA’larının uçağa saldırdığını duyurdu.
Kazanın ardından yapılan incelemelerde önemli detaylar ortaya çıktı. Raporda yer alan bilgilere göre, Kazakistan hava sahasına giren uçak, vurulduktan sonra pilotlar acil iniş talebinde bulunmasına rağmen, Rus hava alanlarına inmelerine izin verilmedi. Bunun yerine, Hazar Denizi üzerinden Aktau’ya yönlendirilmiş. Bu talimatta dikkat çeken bir husus, Rus hava savunma sistemlerinin uçağın iletişim sistemini devre dışı bıraktığı ve bu durumun uçağın radar sistemlerinden kaybolmasına yol açtığıdır.
Bu olay, hava trafik güvenliği için büyük bir endişe kaynağı haline geldi. Uluslararası havacılık kuralları çerçevesinde, havada seyreden uçakların güvenliğini sağlamak amacıyla pilotların acil durum hallerinde iletişimlerini sürdürebilmesi gerekir. Ancak, bu kazada Rus elektronik harp sistemleri, uçağın iletişim sistemlerini etkileyerek, pilotların durumu kontrol altına almasını zorlaştırdı.
Sonuç olarak, bu acı kaza sadece yolcular ve mürettebat için değil, aynı zamanda uluslararası havacılık için de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Hava yolu şirketlerinin güvenliği sağlamak adına gerekli önlemleri alması gerektiği vurgulanıyor. Bu tür olayların tekrarlanmaması için uluslararası işbirliğine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, kazaların önlenmesi ve başlatılan soruşturmaların şeffaf bir şekilde yürütülmesi, havacılık sektörünün güvenliğini artıracaktır.
Kazanın ardından ilgili otoritelerin, söz konusu hava savunma sistemlerinin kullanımını ve bu sistemlerin sivil havacılığa etkilerini incelemesi bekleniyor. Böylece gelecekte benzer olayların önüne geçmek için öneriler geliştirilebilecektir. Uluslararası toplumun da bu tür olaylara duyarlı bir yaklaşım sergilemesi ve hukuk çerçevesinde gereken tedbirlerin alınması öncelikli hedefler arasında yer almaktadır.