Küresel ticarette meydana gelen gelişmelerin Türkiye için önemli fırsatlar sunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin stratejik konumu, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli iş gücü ve 1,3 trilyon dolara ulaşan ekonomisi ile yatırımcılara büyük bir potansiyel sunduğunu ifade etti. Yılmaz, “Kararlılıkla uyguladığımız ekonomi programı başarılı sonuçlar doğurmakta, yatırımcı güvenini artırmakta ve Türkiye’nin üretim ve yatırım üssü olma konumunu güçlendirmektedir” dedi.
Maliye Hesap Uzmanları Vakfı öncülüğünde düzenlenen ‘Yeni Dünya Düzeninde Değişen Jeopolitik ve Ekonomik Dinamikler’ paneline, Birleşik Krallık Eski Başbakanı Boris Johnson ve Dünya Ticaret Örgütü Eski Genel Direktörü Roberto Azevedo gibi önemli isimlerin yanı sıra çok sayıda iş insanı katıldı. Panelin açılışında konuşan Cevdet Yılmaz, global ticaretin gidişatına dair değerlendirmelerde bulundu.
Yılmaz, ABD’nin ticaret politikalarındaki korumacılık eğiliminin arttığını ve bu durumun uluslararası ticaretin yönünü önemli ölçüde etkilediğini belirtti. 2025 yılı itibarıyla küresel ekonomide belirsizlik işaretleri gözlemlendiğini kaydeden Yılmaz, “20 Ocak 2025 tarihinde Sayın Donald Trump’ın tekrar Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olması, sadece ABD iç politikası açısından değil, küresel ticaret düzeni açısından da önemli sonuçlar doğuracaktır” dedi.
Yılmaz, “Başkanlık Kararnameleriyle, ‘Önce Amerika’ anlayışı çerçevesinde, ABD’nin ekonomik ve teknolojik kapasitesini artırmaya yönelik yeni ticaret politikaları devreye sokulmuştur. Bu durum, ABD’nin ticaret politikalarında esneklik sağlasa da genel gidişat belirsizlikler içermektedir. Birçok ülkeyle başlayan müzakerelerin sonuçları belirsizdir; özellikle Çin ve Avrupa Birliği gibi büyük ekonomilerin tepkileri küresel ekonominin yönünü etkileyecektir. Biz de Türkiye olarak gelişmeleri yakından takip etmekteyiz” ifadesini kullandı.
Küresel ticaretin Türkiye’ye yansımaları hakkında da değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, “Son dönemde yaşanan ticaret savaşları, uluslararası ticaretin yeniden şekillenmesi ve emtia fiyatlarındaki düşüş, Türkiye için yeni fırsatlar sunmaktadır. Türkiye; stratejik konumu, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli iş gücü ve 1,3 trilyon dolarlık ekonomisi ile büyük bir potansiyel taşımaktadır. Avrupa Birliği ve diğer ülkelerle imzalanan serbest ticaret anlaşmaları, ülkemizi yaklaşık 30 trilyon dolarlık ekonomik bölgenin parçası haline getirmekte ve artan korumacılığa karşı ihracatımızı güvence altına almaktadır. Uyguladığımız ekonomi programı, yatırımcı güvenini artırarak Türkiye’nin üretim ve yatırım üssü olma konumunu güçlendirmektedir” şeklinde konuştu.
Yatırımları artırmaya yönelik politikalar izlediklerini belirten Yılmaz, “Büyüme potansiyelini daha da artırmak için yatırım ortamını iyileştiriyor ve mevcut yatırımcıların faaliyetlerini genişletmelerini sağlayacak politikalar uygulamaya devam ediyoruz. Türkiye, 2024 yılında küresel doğrudan yatırımların azaldığı bir ortamda yatırım artışı kaydeden nadir ülkelerden biri olmuştur” dedi.
“Ekonomi programımızın olumlu sonuçları her alanda hissedilmektedir” diyen Yılmaz, dezenflasyon sürecinin hız kazandığını ve ihracat ile turizm gelirlerindeki artışın cari açığın daralmasına yardımcı olduğunu belirtti. Yabancı para mevduat talebinin düştüğünü ve rezerv birikiminin yeniden başladığını aktaran Yılmaz, para, maliye ve gelir politikaları arasında güçlü bir eşgüdüm sağladıklarını vurguladı. “Kalkınma hedeflerimize emin adımlarla ilerliyoruz ve geleceğe güvenle bakıyoruz. Kazanımların kalıcı hale gelmesi için yapısal reformları öncelikli gündemimizde tutuyoruz” ifadelerini kullandı.
Panelde bir konuşma yapan Birleşik Krallık Eski Başbakanı Boris Johnson, Türkiye’deki altyapı yatırımlarının boyutunun oldukça büyük olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin dünya sahnesindeki önemine değinen Johnson, “Türkiye, dünya sahnesinde önemli bir rol üstleniyor. Doğu ile Batı arasında bir köprü vazifesi görüyor. NATO üyesi olarak stratejik bir konumda bulunuyor ve Suriye’de de önemli işler yapıyor. Barış ve istikrarın sağlanmasına katkı sağlıyor” açıklamasını yaptı.
ABD ve Çin arasındaki ticari gerginlikler hakkında yorumda bulunan Johnson, “ABD tarafından Türkiye’ye uygulanan yüzde 10’luk vergi oldukça yüksek. Trump, yeni vergi tarifeleri ile yatırımı ABD sınırları içerisinde tutmayı hedefliyor. Ancak ticarete mantıklı bir bakış açısı kazandırmalıyız. ABD’nin de, Çin’in de makul olması gerekiyor. Çin artık küresel ekonominin vazgeçilmez bir parçası; ancak bazıları onun küresel hegemonyasını gereğinden fazla abartıyor ve Amerika’nın gücünü küçümsüyor” dedi.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa da değinen Johnson, “Ukrayna’daki çatışma, Putin’in Ukrayna hakimiyetini asla ele geçiremeyeceğini anladığı zaman sona erecek. Savaş, Ukrayna tarafından başlatılmadı, Rusya saldırgan konumda. Bu savaş, hem ekonomik baskılara hem de enflasyona sebep oldu. Bu savaşın sonuçları herkes için kayıplarla dolu oldu. Türkiye kadar bağımsız bir Ukrayna’nın da hakkı var” şeklindeki açıklamalarda bulundu.
– İSTANBUL