ABD Başkanı Donald Trump’ın göçmenlerin sınır dışı edilmesine yönelik kararları, uygulanmaya başladı. Bu gelişme, ülkede göçmenlerle ilgili sıkıntıların artması nedeniyle önem arz etmektedir.
Sınır dışı etme süreçlerinin başlatılmasıyla ilgili olarak, Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Sınır dışı etme uçuşları başladı” şeklinde ifadelerde bulundu. Bu açıklama, göçmenler üzerindeki baskının arttığını ve ABD yönetiminin göçmenlerle mücadele yaklaşımını net bir şekilde ortaya koyduğunu göstermektedir.
İngiliz medyasına konuşan ismi açıklanmayan bir ABD yetkilisi, ABD ordusuna ait iki askeri uçağın, her biri yaklaşık 80 göçmen taşıyarak Guatemala’ya uçtuğunu bildirdi. Bu durum, göçmenlerin sınır dışı edilmesinin sadece bir başlangıç olduğunu ve gelecekte daha fazla uçuşun planlandığını gösteriyor. Ayrıca, yetkili, ordunun önümüzdeki hafta Meksika sınırına ek bir birlik göndermeye hazırlandığını belirtti. Bu ek birlik içinde 82. Hava İndirme Birlikleri’nin de yer alma olasılığı olduğu ifade edildi.
Yetkilinin açıklamaları, ek birliklerin sayısının binlerce olabileceğini, ancak henüz resmi bir karar alınmadığını da vurguladı. Bu durum, göçmenlerin sınırdaki durumu ve yürütülen politikaların geleceği açısından belirsizlikler barındırıyor.
Öte yandan, Beyaz Saray, “ABD Deniz Piyadeleri, Amerika’yı güvence altına alma görevinde sınırda ABD Gümrük ve Sınır Koruma’ya (CBP) yardımcı oluyor” başlığı altında, sınırda bulunan ABD askerlerinin görüntülerini paylaşarak, alınan önlemleri ve askeri varlığı kamuoyuna duyurdu. Bu durum, ABD yönetiminin göçmenlerle mücadelesinin ciddiyetini ve kararlılığını gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Donald Trump yönetiminin göçmenlere karşı bu sert politikaları, uluslararası tepkilere yol açabilir. Özellikle insan hakları savunucuları, göçmenlerin sınır dışı edilme süreçlerinin insan onurunu zedelediği ve ülkeler arası ilişkileri olumsuz etkileyebileceği konusunda endişelerini dile getirmiştir. Böyle bir politikaların uygulanması, yalnızca göçmenler ve aileleri için değil, aynı zamanda ABD’nin uluslararası imajı açısından da önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Gelecek süreçte, bu uygulamaların nasıl şekilleneceği ve uluslararası tepkilerin ne düzeyde olacağı merakla beklenmektedir.