Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Rusya’nın başkenti Moskova’da gerçekleşen silahlı saldırıyla ilgili çarpıcı iddialarda bulundu. Vucic, bir televizyon programında yaptığı açıklamada, saldırının ABD ve İngiltere tarafından önceden bilindiğini iddia etti. Saldırının ardından ABD’nin Moskova Büyükelçiliği vatandaşlarına alışveriş merkezlerine gitmemeleri çağrısında bulunduğunu belirten Vucic, İngilizlerin de aynı şekilde reaksiyon gösterdiğini söyledi. Bu durumun, ABD ve İngiltere’nin özel istihbarat servislerinin saldırı hakkında bilgi sahibi olduğunu ve önlem almalarının ardından gerçekleştiğini gösterdiğini iddia etti.
Vucic, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus halkına başsağlığı diledi ve yaşanan trajediye vurgu yaptı. Olayın önemine değinen Vucic, bu tip saldırıların hesaplanamaz sonuçlara yol açabileceğini belirtti. Bu sebeple, Sırbistan Milli Güvenlik Kurulu’nun toplanması gerektiğini ifade etti. Vucic, kurulun yarın toplanması çağrısında bulunarak, toplantının farklı sebeplerle yapılacağını ama Moskova’daki saldırının da ele alınacağını belirtti.
Moskova’da yaşanan terör saldırının ardından 40 kişinin hayatını kaybettiği ve 100’den fazla kişinin yaralandığı belirtildi. Bu acı olay, Rusya’da büyük bir yas ve endişe yarattı. Saldırı sonrasında dünya genelinde de büyük üzüntü ve endişe hakimdi.
Vucic’in iddiaları, ABD ve İngiltere’nin saldırı hakkında önceden bilgi sahibi olduğu yönündeydi. Bu tür iddialar, uluslararası ilişkiler açısından önemli bir boyut taşıyordu. Öte yandan, Sırbistan Cumhurbaşkanı’nın konuya ilişkin açıklamaları, uluslararası toplumda da dikkatle takip ediliyordu. Yaşanan trajedi, terörün insanlığa karşı işlenmiş en büyük suçlardan biri olarak değerlendiriliyordu.
Sonuç olarak, Moskova’da gerçekleşen terör saldırısı ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in iddiaları uluslararası arenada geniş yankı uyandırdı. Saldırının ardından yaşananlar ve Vucic’in açıklamaları, uluslararası ilişkilerde gerilim yaratan bir konu haline geldi. Bu tür olaylar, dünya genelinde güvenlik endişelerini artırarak terörle mücadelede daha fazla işbirliği gerekliliğini ortaya çıkardı.