Vakanüvis, merhum Başbakan Necmettin Erbakan’ın Milli Nizam Partisi’nin kuruluşuyla başlayan ve 28 Şubat postmodern darbesine giden süreci ele aldı. Erbakan, Almanya’da başarılı bir mühendislik eğitiminden sonra Türkiye’ye dönüş yapmış ve iş dünyasında bürokrasi, siyaset ve basının engelleriyle karşılaşmıştı. Bu engellere rağmen siyasete atılan Erbakan, 26 Ocak 1970’te Milli Nizam Partisi’ni kurmuştu. Parti, halktan büyük destek görmüş ve 27 Mayıs darbesinden duyulan tepkinin bir yansıması olarak kabul edilmişti.
Ancak Erbakan’ın partisinin yükselişi, bir dizi engelle karşılaşmasına sebep olmuştu. Milli Nizam Partisi, 12 Mart darbesi tarafından kapatılmıştı. Darbeciler, parti hakkında “Esselamünaleyküm” selamının “laikliğe aykırı” olduğu gerekçelerini ileri sürmüşlerdi. Ayrıca, partinin okullarda din derslerinin zorunlu hale getirilmesini istemesi ve Ayasofya’da namaz kılınacağını açıklaması gibi sebeplerle partiyi suçlamışlardı.
Anayasa Mahkemesi, 20 Mayıs 1971 tarihinde Milli Nizam Partisi’nin Anayasa’ya aykırı olduğuna karar vererek partinin temelli kapatılmasını kararlaştırmıştı. Başsavcılık, iddianamesinde Erbakan’ın parti kurucuları hakkında yaptığı açıklamaları da suç unsuru olarak göstermişti. Topluluğun Esselamünaleyküm selamı vermesi, İslam Ortak Pazarı’nın kurulacağına dair açıklamalar ve Avrupalılara yönelik sert ifadeler de suçlamalar arasında yer almıştı.
Erbakan’ın maruz kaldığı baskılar ve partisinin kapatılması, Türkiye’nin siyasi arenasında derin izler bırakmıştı. Bu olaylar, 28 Şubat postmodern darbesinin ruhunu oluşturan unsurlardan biriydi. Necmettin Erbakan, siyasi hayatı boyunca darbelerle ve askeri vesayetle mücadele etmişti. 28 Şubat ve 12 Mart süreçleri, Türkiye’nin demokrasi tarihinde kara bir leke olarak yerini almıştı.
Bugün, Necmettin Erbakan’ı ve Milli Nizam Partisi’ni anmak, Türkiye’nin siyasi gelişimini anlamak için önemli bir fırsattır. Olaylar, Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşanan zorlukları ve haksızlıkları gözler önüne sermektedir. Erbakan’ın idealist ve vatansever kişiliği, halkın gönlünde önemli bir yer tutmaktadır. Onun ve partisinin kapatılması, Türkiye’nin demokratik değerlerine yapılan bir saldırı olarak kabul edilmektedir. Bu tarihi olayları unutmamak ve gelecek nesillere aktarmak, demokrasiye sahip çıkmak adına önemlidir.