Lübnan ordusunun İsrail sınırına yakın pozisyonlarını terk ederek sınırdan geri çekildiği bilgisi ulaştı. Hamas’ı bahane ederek Gazze’de onbinlerce sivili katleden ve 1 milyondan fazla insanı göçe zorlayan İsrail, benzer bir senaryoyu Lübnan’da da uygulamaya başladı. Hizbullah’ın saldırılarını gerekçe gösteren İsrail ordusu, önce hava saldırıları düzenlerken hem Hizbullah’a ait hedefleri vurdu hem de sivillere yönelik katliamlara devam etti.
Son olarak İsrail ordusu, Lübnan’a karadan girmek için hazırlık yaparken Lübnan tarafında ilginç bir gelişme yaşandı. Bölgedeki görgü tanıklarından edinilen bilgiye göre, Lübnan ordusuna ait birlikler sınır boylarındaki bazı noktaları boşaltarak geri çekildi. Henüz Lübnanlı yetkililerden konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.
Bir Lübnanlı güvenlik kaynağı, Lübnan ordusunun İsrail sınırındaki mevzilerinden en az 5 kilometre geriye çekildiğini iddia etti. Lübnan ordusundan ise bir sözcü bu iddiayı doğrulamadı ya da yalanlamadı. Ayrıca adı açıklanmayan bir Lübnanlı askeri yetkili, ordunun güney sınırındaki birliklerini yeniden konumlandırdığını ve güçlerini topladığını belirtti.
Bu gelişmelerin yaşanmasının ardında yatan temel sebep, İsrail’in Hizbullah’ın saldırılarına misilleme yapma ve Lübnan’da askeri aktivitelerini artırma isteği olabilir. Lübnan ordusunun sınırdan geri çekilmesi, bölgede gerilimin artmasına neden olabilir ve taraflar arasında yeni bir çatışmanın fitilini ateşleyebilir.
İsrail’in Lübnan’da benzer bir senaryoyu sahneye koyma çabaları, bölgedeki halklar arasında daha fazla gerilime yol açabilir. Uluslararası toplumun bu gelişmeleri yakından takip etmesi ve gerekli adımları atması, bölgede barışın ve güvenliğin sağlanması açısından önem arz etmektedir.
Sonuç olarak, Lübnan ordusunun İsrail sınırından geri çekilmesi ve bu durumun bölgedeki tansiyonu artırma potansiyeli, Orta Doğu’daki karmaşık ve hassas siyasi dinamikleri bir kez daha ortaya koymaktadır. Her iki tarafın da provokasyonlardan kaçınarak diyaloğa ve barışçıl çözümlere odaklanması, bölgede istikrarın sağlanması açısından hayati önem taşımaktadır.