Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Hematoloji Bölümü’nün uzmanı Prof. Dr. Rafet Eren, 14 Haziran Dünya Kan Bağışçıları Günü dolayısıyla önemli ifadelerde bulundu. Eren, kan bağışının hayati önem taşıdığını vurgulayarak, kanın yapay olarak üretilemeyen tek tedavi kaynağı olduğunu dile getirdi.
Üniversiteden yapılan açıklamada, Eren’in görüşlerine yer verildi. Eren, kanın yalnızca insandan elde edilebilen ve yapay olarak üretilemeyen bir kaynak olduğunu aktararak, bu durumun aciliyetine dikkat çekti.
Her gönüllü bağışın üç hayat kurtarabileceğini belirten Eren, düzenli kan bağışının sürdürülebilirliğinin önemine değindi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine dayanarak, yılda yaklaşık 118,5 milyon ünite kan bağışı yapıldığını ifade eden Eren, bu miktarın birçok hasta için yaşamsal öneme sahip olduğunu paylaştı.
Lösemi, lenfoma, hemofili ve talasemi gibi hastalıklarla mücadele eden bireylerin sürekli kan ve trombosit desteklemesi gerektiğini belirten Eren, “Bazı hastalar için kan, tedavi sürecinin ötesinde hayatlarını sürdürebilmeleri için zorunludur.” şeklinde konuştu.
14 Haziran tarihinin, Nobel ödüllü bilim insanı Karl Landsteiner’ın doğum günü anısına tüm dünyada “Gönüllü Kan Bağışçıları Günü” olarak kutlandığını hatırlatan Eren, bu günün gönüllü bağışçıları onurlandırmak ve toplumda kalıcı bir bilincin oluşması için bir fırsat sunduğunu ifade etti. “Unutmayalım, ihtiyaç duyulan kan yalnızca kan değil, bir yaşam kaynağıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Eren, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, kan bağışlarının yüzde 67’sinin erkekler, yüzde 33’ünün ise kadınlar tarafından yapıldığını aktararak, bağışların düşük gelirli ülkelerde 5 yaş altı çocuklar için, yüksek gelirli ülkelerde ise genelde 60 yaş üstü bireyler için kullanıldığını belirtti.
Türkiye‘nin 2023 yılında kan ihtiyacının yüzde 87’sini karşılayan Türk Kızılay’ın bu alanda büyük bir yük üstlendiğini vurgulayan Eren, “Kızılay’ın sağlam organizasyonu ve gönüllü bağışçıları sayesinde hastanelere her gün binlerce ünite kan ulaştırılabiliyor. Ancak sürdürülebilir bir sistem için gönüllü ve düzenli bağışların artması gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.
Eren, kan bağışı yapabilme koşullarını hatırlatarak, sağlıklı bireylerin belirli kriterleri karşılaması gerektiğini belirtti. Kan bağışçılarının 18 ile 65 yaş arasında olması ve en az 50 kilogram ağırlığında bulunmaları gerektiğini vurgulayan Eren, dinlendirdiği bilgileri şu şekilde aktardı: “İlk defa kan verecek bireylerin 61 yaşından gün almamış olmaları önemlidir. Düzenli bağışçılar ise, hekim onayı ile birlikte 70 yaşına kadar yılda en fazla bir kez kan bağışında bulunabilir.”
Kan bağışının yalnızca birkaç dakikalık bir işlem olduğunu, fakat sonuçlarının bir ömre bedel olduğunu belirten Eren, DSÖ’nün bu yılki temasını “Kan verin, umut verin: Birlikte hayat kurtarıyoruz” sloganı ile duyurduğunu hatırlatarak, “Tüm vatandaşlarımızı gönüllü ve düzenli bağışçı olmaya davet ediyoruz. Unutmayalım, bir gün bizim de kana ihtiyacımız olabilir.” şeklinde sonlandırdı.