İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili yaptığı açıklamalarla dikkatleri üzerine çekti. Tepkilere neden olan bu sözlerinde, “Benim sözlerimde ilk dört madde değiştirilebilir demedim. Dokunulabilir demek, güçlendirici bir anlam taşır,” dedi. Kaboğlu, ilave olarak “İlk üç maddeyi değiştirmek için herhangi bir neden yok,” değerlendirmesinde bulundu.
Kaboğlu, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendisi hakkındaki ifadelerine de tepki gösterdi. Bahçeli’nin kişisel olarak kendisine yönelik sözlerinin dava konusu olacağını belirten Kaboğlu, “Dava yoluna başvuracağım,” ifadesini kullandı.
Başkan Kaboğlu, konuyla ilgili şunları söyledi:
– “Bahçeli’nin koalisyon ortağı olduğu 2001 yılında, bizim yirmi yıl boyunca eleştirdiğimiz, insan haklarına saygılı iki ayrı kavram söz konusuydu.”
– “1982 Anayasası, 1961 Anayasası’na göre insan hakları felsefesi açısından hak ve özgürlükler açısından bir gerileme yaşanmıştır.”
– “2001’de, 14. maddeye ‘insan haklarına dayanan cumhuriyet’ ifadesinin eklenmesiyle aslında madde 2’deki insan haklarına saygılı ibaresinin anlamı değiştirilmiştir. Anayasa Mahkemesi, özellikle Can Atalay kararında bu durumu çok iyi uyguladı. Özgürlük lehine yapılan bir yorumdu.”
– “Aynı yıl, anayasa madde 10’da yapılan değişim, eşitliğin genişletilmesi açısından olumlu bir gelişme olmuştur.”
Kaboğlu, anayasanın ilk dört maddesi hakkında ise şu açıklamayı yaptı:
– “Sözlerimde ilk dört madde değiştirilebilir demedim. Dokunulabilir demek, güçlendirici bir anlam taşır. Tıpkı 2001’de yapıldığı gibi.”
Ayrıca, 2007-2017 yılları arasında yapılan değişikliklerin demokratik devlet açısından aşındırma etkisi yarattığını da sözlerine ekledi. 2017 değişikliğinin, değişmez madde olan ikinci maddenin özünü boşaltmış olduğunu belirtti.
Kaboğlu, anayasal yıkım sürecinin mimarları hakkında da değerlendirmelerde bulundu:
– “Anayasal yıkım sürecinin mimarlarının bunu söylemesi belirli bir anlam taşır. Benim gibi, 50 yıllık meslek yaşamında insan haklarına dayanan, laik ve demokratik cumhuriyeti her ortamda savunan birinin söylemesi ise çok farklıdır.”
Kaboğlu, açıklamalarını hukukçulara seslenerek bitirdi:
– “Orada ben teknik olarak hukukçulara ve avukatlara sesleniyordum.”
Cumhur İttifakı ile kendisinin ve yol arkadaşlarının yollarının farklı olduğunu vurgulayan Kaboğlu, “Onlar Türkiye Yüzyılı diyor, biz ise Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı diyoruz,” şeklinde ifade etti.
Kaboğlu, kendisine yöneltilen eleştiriler karşısında şu şekilde savunma yaptı:
– “Beni kampanya sırasında üç konuda belden aşağı vurdular. Kaboğlu artık avukatlık yapmıyor, ‘yetmez ama evetçi’ deniyor ve değişmez maddelerin değiştirilmesi istendiği söyleniyor.”
Son olarak, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş hakkında, “Ekrem Bey’i farklı bilgilendirdiler, Mansur Bey’i de… Ankara’da bazı çevreler insanları kuşatıyor,” dedi. Kaboğlu, en önemli sorunun anayasalara saygı duymamak olduğunu, yasama, yürütme ve yargının bu konuda yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirtti.
Kaboğlu, “İlk üç maddeyi değiştirmek için herhangi bir neden yok. Üçüncü maddeye yönelik hassasiyetimiz sadece hamasi söylemlerle sınırlı değil. Kanal İstanbul’un yapılması anayasaya aykırıdır. Ülkenin delik deşik edilmesi de anayasaya aykırıdır,” diyerek konuşmasını tamamladı.