İsrail, Lübnan’daki askeri operasyonlarına hız kesmeden devam ediyor ve bu süreçte binlerce sivilin yaşamını yitirmesine neden oluyor. Bu saldırılar, bölgedeki gerilimi artırırken, uluslararası toplumun dikkatini üzerine çekiyor. 19 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirilen son operasyon, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından açıklandı. IDF, Lübnan’ın güney kısmında Hizbullah’a ait olduğu iddia edilen bir tünelin imha edildiğini duyurdu. Bu tür operasyonlar, İsrail’in Hizbullah’la olan çatışmalarında stratejik önem taşıyor.
Yapılan açıklamada, tünelin Hizbullah’ın elit birliklerinden Rıdvan Birimi’ne ait olduğu ve üzerinde 100 ton patlayıcı kullanıldığı belirtildi. Tünelin, Lübnan’daki Hizbullah merkezleri arasında önemli bir konumda bulunduğu ifade ediliyor. IDF’nin açıklamasına göre, bu tünelde bir komuta merkezi, silah deposu, ikamet edilecek odalar ve scooter bisikletleri gibi çeşitli ekipmanlar bulunuyordu. Tünelin çevresinde, Hizbullah’a ait çok sayıda silah ve teçhizatın da yer aldığı aktarıldı. Bu durum, İsrail’in operasyonlarının hem askeri hem de stratejik boyutunu gözler önüne seriyor.
Bu saldırılar, sadece askeri hedeflere yönelik değil, aynı zamanda sivilleri de etkileyen geniş çaplı bir operasyon olarak değerlendiriliyor. Taraflar arasındaki çatışmalar, bölgedeki sivillerin hayatını tehlikeye atarken, uluslararası kamuoyunda bu durum üzerine ciddi endişeler doğuruyor. Özellikle binlerce masum insanın hayatını kaybetmesi, bu çatışmanın insani boyutunu da ön plana çıkarıyor. Lübnan’da yaşanan bu çatışmalar, son yıllarda bölgede artan şiddetin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Hizbullah, Lübnan içindeki etkili gruplardan biri olarak, İsrail’e karşı direniş gösterdiği biliniyor ve bu grup, zaman zaman askeri çatışmalara dahil olmaktadır. Tünellerin varlığı, Hizbullah’ın askeri stratejileri açısından büyük bir öneme sahiptir; zira bu tüneller, hem askeriyelere hem de lojistik destek sağlama açısından kullanılmaktadır. İsrail’in bu tür yapıların imhası, stratejik bir hamle olarak değerlendirilirken, bölgedeki gerilimlerin daha da tırmanmasına yol açabilir.
Sonuç olarak, İsrail’in Lübnan’daki operasyonları, sadece askeri bir mücadele değil, aynı zamanda ciddi insani sonuçlar doğuran bir çatışma olarak karşımıza çıkıyor. Riyad, Beyrut ya da Tel Aviv gibi uluslararası aktörlerin bölgedeki bu duruma nasıl tepki vereceği, önümüzdeki süreçte önem kazanacak. Özellikle, sivil kayıpların artması ve bölgedeki insani krizin derinleşmesi, uluslararası diplomasi ve barış süreçleri açısından büyük bir endişe kaynağı oluşturuyor. Bu bağlamda, önümüzdeki günler Lübnan ve çevresinde yaşanacak gelişmeler açısından kritik bir dönem olarak değerlendirilebilir.