İsrail, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırının ardından Gazze Şeridi’ne yönelik bir dizi askeri operasyon başlatarak, bu bölgedeki masum sivilleri hedef almaya devam etmektedir. Saldırılar, kadın, çocuk ve yaşlı demeden sivil halkı etkileyerek, insanlık dramına yol açmaktadır.
Son 24 saat içerisinde İsrail, üç ayrı katliam gerçekleştirdi. Filistin Sağlık Bakanlığı’nın aktardığı bilgilere göre, bu saldırılar sonucunda en az 70 Filistinli hayatını kaybetmiş, toplam can kaybı Ekim 2023’ten bu yana 46 bin 6’ya ulaşmıştır. Yapılan açıklamada, yaklaşık 109 bin 378 kişinin de yaralandığı belirtilmiştir. Ayrıca, kurtarıcıların saldırı bölgelerine ulaşamadığı için birçok kişinin hâlâ enkaz altında ve yollarda mahsur olduğu vurgulanmıştır.
İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirilen bu saldırılar, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin ateşkes çağrısına rağmen durmaksızın devam ediyor. Uluslararası toplum, Gazze’deki olayları giderek artan bir şekilde kınarken, saldırıların bir soykırım girişimi olduğu ifade edilmektedir. Gazze’deki soykırımların ikinci yılına girerken, yetkililerin ve uluslararası kurumların saldırıları daha da eleştirmesi beklenmektedir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Kasım 2024’te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle tutuklama emri çıkarmıştır. Bu durum, İsrail’in Gazze’ye karşı yürüttüğü askeri saldırıların uluslararası arenada daha fazla sorgulanmasına neden olmuştur.
İsrail’in Gazze üzerindeki saldırıları, sadece askeri operasyonlarla sınırlı kalmamaktadır. Aynı zamanda, uluslararası hukuk açısından birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. İşgal altındaki bölgelerdeki insan hakları ihlalleri, çeşitli uluslararası kuruluşlar tarafından belgelenmiş ve bu duruma karşı dünya genelinde bir tepki oluşmuştur. Özellikle insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçları konusunda uluslararası mahkemelerin devreye girmesi, durumu daha da karmaşık hâle getirmiştir.
Bunun yanında, Gazze’deki insani durum giderek kötüleşirken, yardım kuruluşları bölgeye erişim konusunda zorluklar yaşamaktadır. Acil ihtiyaçlar duyulmasına rağmen, sağlık hizmetleri, gıda ve temel gereksinimlerin sağlanması hususunda çoğu zaman engellerle karşılaşılmaktadır. Uluslararası toplumun bu duruma yeterince müdahale etmemesi, Filistin halkının yaşadığı zorlukları daha da derinleştirmektedir.
Sonuç olarak, Gazze’deki çatışma sürekli bir sıcak nokta olarak kalmakta, uluslararası hukuk ihlalleri ve insani kriz giderek daha fazla öne çıkmaktadır. İsrail’in yürüttüğü bu askeri operasyonların durdurulması, uluslararası toplumu ve özellikle BM’yi harekete geçirmesi gereken bir durum olarak değerlendirilmektedir.
