İran Atom Enerjisi Kurumu, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (UAEA) iş birliği yapmadığı gerekçesiyle İran’ın nükleer programını kınayan bildirisine yanıt olarak önemli bir adım attı. Bu bağlamda, İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, meclisin açık oturumunda son gelişmelerle ilgili olarak bir açıklama yaptı. Kalibaf, UAEA tarafından alınan karara karşı gerekli karşılığın verileceğini belirtti ve nükleer tesislerde bulunan gelişmiş santrifüjlerin aktif hale getirildiğini ve gaz akışına başlandığını duyurdu.
Açıklamasında, yapıcı olmayan ve siyasi içerikli kararların ülkeleri ulusal güvenliklerini koruma adına UAEA protokollerine aykırı adımlar atmaya zorladığını ifade eden Kalibaf, İran aleyhine alınan bu karara itiraz eden ve çekimser kalan ülkelerin, UAEA’daki üç Avrupa ülkesinin hakimiyetini kırarak İran ile UAEA arasındaki ilişkiyi siyasetten arındırılmış bir yapıya kavuşturacaklarını umduğunu belirtti.
Kalibaf, UAEA’nın aldığı kınama kararını “siyasi ve gerçek dışı” olarak nitelendirdi ve İran’ın nükleer çalışmalarının tamamen barışçıl olduğunu vurguladı. ABD ve üç Avrupa ülkesinin, kendi hukuksuz eylemlerini örtbas etmek için İran’ın nükleer programını bahane ettiğini ifade eden Kalibaf, bu durumun UAEA ile İran arasında olumlu bir iş birliği ortamının baltalanmasına neden olduğunu söyledi.
UAEA Yönetim Kurulu toplantısında, İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından sunulan ve ABD tarafından desteklenen İran’ı kınama karar tasarısı kabul edildi. Toplamda 19 ülke “evet” oyu verirken, 3 ülke “hayır” dedi ve 12 ülke çekimser kaldı. Kınama kararı, Tahran yönetimine UAEA ile derhal iş birliği yapma çağrısında bulunuyordu. Geçtiğimiz Cuma günü İran Dışişleri Bakanlığı ve İran Atom Enerjisi Kurumu, bu karara tepki amacıyla ortak bir bildiri yayımlayarak, nükleer tesislerdeki yeni nesil santrifüjlerin aktif hale getirileceğini duyurdu.
İran, elinde bulunan IR6, IR8 ve IR10 gibi yeni nesil gelişmiş santrifüjleri kullanarak uranyum zenginleştirme hızını artırmayı planlıyor. Bu tür santrifüjlerin, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stokunu artırma becerisine katkıda bulunacağı belirtiliyor. Dolayısıyla, İran’ın bu hamlesi, nükleer programının siyasi ve uluslararası düzlemdeki yansımalarını etkileyecektir.
Bu gelişmeler, dünya genelinde nükleer silahların yayılması konusundaki endişeleri artırırken, İran’ın nükleer programı üzerindeki tartışmaları da tetiklemektedir. Özellikle ABD ve Avrupa ülkeleri ile İran arasındaki ilişkilerin gerginliği, bölgesel güvenlik dinamiklerini de etkileyebilir. İran’ın bu kararı, nükleer gerilimlerin artmasına yol açabilir ve İran’ın nükleer pozisyonunu güçlendirebilir.
Sonuç olarak, İran’ın nükleer gelişmeleri ve UAEA ile olan ilişkileri, hem bölgesel hem de uluslararası güvenlik açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu durum, geçmişte olduğu gibi günümüzde de farklı aktörlerin stratejik hesaplamalarını derinden etkilemektedir. İran’ın nükleer programını destekleyen ve rakip ülkelerle olan ilişkilerini biçimlendiren bu tür adımlar, gelecekte daha geniş bir çatışma veya iş birliği perspektifine yol açabilir.