İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden, İsrail’e silah ihracatını devam etme konusunda kararlı olduklarını belirtti. Gazze Şeridi’ndeki saldırıların 221 gün boyunca devam etmesine rağmen, İngiltere’nin bu kararından vazgeçmeyeceği bildirildi. Dowden, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da gerçekleştirilen İngiltere-Suudi Arabistan Ticaret Konferansı’nda yaptığı açıklamada, İsrail’e silah tedarikine devam edeceklerini ve Refah bölgesindeki geniş çaplı operasyonun bu kararı etkilemeyeceğini vurguladı.
Başbakan Yardımcısı, silah ihracatı kontrollerinin titizlikle yapıldığını ve hiçbir eylemin kırmızı çizgiyi temsil etmediğini belirtti. Dowden, yapılan değerlendirmelerin dünyanın en titiz değerlendirmelerinden biri olduğunu söyledi. Dışişleri Bakanı’nın önceki açıklamalarına atıfta bulunarak, bu karardan geri adım atmayacaklarını ve sivil kayıpların en aza indirilmesi için gerekli tedbirlerin alındığını ifade etti. Refah bölgesindeki gelişmeler konusunda İsrail yetkilileri ile iletişim halinde olduklarını da belirtti.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ederken, İngiltere’nin silah tedarikine devam kararı, uluslararası kamuoyunda farklı görüşlere neden oldu. Dowden’ın açıklamaları, İngiltere’nin dış politikasının yanı sıra insan hakları ve sivil kayıpları konusunda da tartışmaları beraberinde getirdi. İsrail’in bu operasyonlarında kullandığı silahların İngiltere’den tedarik edilmesi, ülkeler arasındaki silah ticaretindeki etik ve hukuki boyutları da gündeme getirdi.
İngiltere’nin İsrail’e silah tedarikine devam kararı, bölgedeki çatışmanın devam etmesi ve sivil kayıpların artması endişelerini artırdı. Refah bölgesinde yaşanan insani krizin ve sivil halkın adil bir şekilde korunmasının önemi, uluslararası toplumun gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. İngiltere’nin bu kararıyla, Gazze Şeridi’ndeki insani krizin çözümüne yönelik uluslararası çabaları zorlaştırabileceği endişesi de dile getirilmektedir.
İngiltere Başbakan Yardımcısı Dowden’ın açıklamaları, İsrail’e silah tedarikine devam kararının arkasında durduklarını ve bu konudaki hassasiyetlerini koruduklarını göstermektedir. Ancak, uluslararası kamuoyu ve insan hakları örgütleri bu kararı eleştirmeye devam edebilir ve bu konudaki baskılarını artırabilir. Sonuç olarak, İngiltere’nin bu kararı bölgedeki çatışmanın seyrini etkileyebilecek önemli bir gelişme olarak takip edilmeye devam edecektir.