Hastanelere yönelik saldırılar, bölgedeki insani koşulları daha da kötüleştiriyor. Şamiye, bu durumun vahim etkilerini aktarırken, Kemal Advan Hastanesi’ne yapılan saldırı sonucunda bir Filistinlinin hayatını kaybettiğini ve iki kişinin yaralandığını bildirdi. Bu saldırılar, bölgede zaten kötü olan sağlık hizmetlerinin daha da zayıflamasına yol açıyor.
Özellikle Endonezya Hastanesi’nin ana jeneratörünün tahrip edilmesi, elektrik kesintisine neden oldu ve bu durum, yoğun bakımda tedavi gören iki hastanın hayatını kaybetmesine sebebiyet verdi. Bu tür olaylar, sağlık hizmetlerine erişimi imkânsız hale getirirken, hastaların acil tedavi ihtiyaçlarını karşılayacak altyapıyı da tehdit ediyor.
Hastanelerin durumu kritik bir aşamaya gelmiş durumda. Şamiye, bu hastanelerde uzman doktorlar ve operasyon personeli dahil olmak üzere ciddi bir sağlık personeli açığı bulunduğunu ifade etti. Ayrıca, ilaç, tıbbi sarf malzemesi ve yakıt konusunda büyük kıtlık yaşandığını dile getirdi. Bu durum, hastanelerin işlevselliğini ciddi şekilde etkiliyor ve hastaların tedavi süreçlerini olumsuz yönde etkiliyor.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve uluslararası koordinatörlerle iletişim kurarak bu hastanelerin korunması için çaba sarf ettiklerini belirten Şamiye, “Herkesin yüksek sesle bu çılgınlığa dur demesine ihtiyacımız var, çünkü bu hastanelerin sahada olup bitenlerle hiçbir ilgisi yok,” dedi. Bu açıklama, saldırıların hastanelere yönelik insanlık dışı bir durum olduğunu vurguluyor.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Kemal Advan, El-Avde ve Endonezya hastanelerine yönelik düzenlediği saldırıları artırmış durumda. Bu tür saldırıların sürekli hale gelmesi, insani yardım çabaları ve sağlık sisteminin çökmesini hızlandırıyor. Hastanelerin durumu, hem tedavi süreçlerini etkiliyor hem de bölgedeki sivillerin güvenliğini tehdit ediyor.
Sonuç olarak, yaralıların ve hastaların ortada kaldığı, sağlık sisteminin çökmek üzere olduğu ve temel insani yardımların ulaştırılamadığı bir dönem yaşanıyor. Bu tür saldırıların arka planında yatan sebeplerin sorgulanması ve uluslararası toplumun bu duruma karşı çıkması şart. Hükümetler ve uluslararası organizasyonlar, bu duruma karşı daha aktif bir rol oynamalı ve insani yardımların önündeki engelleri kaldırmaya çalışmalıdır. Aksi takdirde, Gazze’deki insani krizin derinleşmesi kaçınılmaz olacak.
Saldırılara ve buna bağlı insan kayıplarına karşı bütün dünya, daha güçlü bir tepki göstermeli ve sağlık tesislerinin korunmasını sağlamak için harekete geçmelidir. Bu, sadece Gazze için değil, dünya genelinde insani değerler açısından da kritik bir meseledir. Şamiye’nin çağrısı, bu insani dramın sona ermesi için uluslararası toplumun dikkatini çekmeyi hedefliyor; zira sağlık hizmetlerinin sürdürülebilmesi için bu tür littyı ve açımlara acil çözüm yollarının bulunması gereklidir.