Gürcistan, 26 Ekim’de yapılan genel seçimlerin ardından giderek artan bir siyasi gerilimin merkezinde bulunuyor. İktidardaki Gürcü Hayali Partisi’nin zafer ilan etmesinin ardından, bu süreçte hile iddiaları gündeme geldi. Başsavcılık, Merkezi Seçim Komisyonu’nun 30 Ekim’deki başvurusu üzerine seçimlere müdahale edildiğine dair iddiaları araştırmaya karar verdi. Bu bağlamda, suç unsurları konusunda bilgi sahibi olabileceği düşünülen tüm kişilerin ifade vermesi isteneceği vurgulandı.
Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, muhtemel hilelere dair deliller taşıdığı yönündeki düşüncelerle 31 Ekim’de ifadesine çağrıldı. Bu durum, hem Cumhurbaşkanlığı hem de diğer siyasi partiler ve gözlemci temsilcileri tarafından dile getirilen endişeleri daha da derinleştirdi. Başsavcılık, soruşturma sonuçlarıyla ilgili kamuoyunu düzenli olarak bilgilendireceklerini açıkladı.
Seçim sonuçları hakkında Cumhurbaşkanı Zurabişvili’nin yaptığı “Seçimlerin sonuçlarını tanımıyoruz” yönündeki açıklama, muhalefet partileri için de bir referans haline geldi. Seçimlerde barajı aşan diğer muhalif partiler, bu duruma tepki gösterip soruşturma başlatılması için Başsavcılığa başvurdular. Genel seçim sonuçlarına göre, Gürcü Hayali Partisi %53.93 oy alarak dördüncü defa iktidar oldu. Diğer muhalefet partileri ise sırasıyla %11.03 ile Değişim İçin Koalisyon, %10.1 ile Birleşik Ulusal Hareket (Mihail Saakaşvili’nin partisi), %8.81 ile Güçlü Gürcistan ve %7.7 ile Gürcistan İçin Gakharia olarak öne çıktılar.
Muhalefetin kaydettiği başarı sonucunda yeni parlamentoda 150 sandalyeden 61’ini alması beklenirken, iktidardaki Gürcü Hayali Partisi’nin 89 sandalyesinin olması öngörülüyor. Ancak Cumhurbaşkanı Zurabişvili, seçim sonuçlarını açıkça reddederek bu durumun Rusya’nın müdahalesini kabul etmek anlamına geldiğini savundu. Bu, Gürcistan için kritik bir halk oylaması durumunu zora sokmakta ve muhalefet partilerini parlamentoya gitmeme kararı almaya yönlendirmektedir.
26 Ekim seçimleri, Tiflis yönetimi ve Batı ülkeleri arasındaki ilişkilerin gerginliği altında yapılırken, Gürcistan’ın içinde bulunduğu durum NATO ve Avrupa Birliği’ne entegrasyon sürecini etkilemiş durumda. Geçtiğimiz yıl içerisinde düzenlenen gösterilerin tetikleyicisinin “Yabancı Etkinin Şeffaflığı Hakkında” yasası olduğu belirtiliyor. Bu yasa, yurt dışından sağladıkları finansmanın büyük bir kısmını kullanan sivil toplum ve medya kuruluşlarının her yıl kendilerini “yabancı ajan” olarak kaydettirmelerini zorunlu kılıyor.
Bunun yanında, Avrupa Birliği, Gürcistan ordusuna yönelik 2024 yılı için planlanan 30 milyon Euro’luk yardımını durdurdu. ABD de benzer adımlar atarak bazı yaptırımlarla birlikte, Gürcistan’a yapılacak 95 milyon dolarlık yardımın ve ortak askeri tatbikatın askıya alındığını bildirmiştir. Bu durum, Gürcistan içerisindeki siyasi tartışmaları daha da derinleştirirken, muhalefetin seçim sonuçlarını Avrupa ve Rusya arasında bir ikilem olarak tanımlaması, iktidar kanadından gelen barış veya savaş gibi tanımlamalarla karşıtlık göstermektedir.
Gürcistan’ın geleceği için kritik olan bu seçim süreci, yalnızca iç siyaseti değil, uluslararası ilişkileri de etkileyeceği aşikar görünmektedir. Seçim sonuçları ve sonraki gelişmeler, hem Gürcistan’ın iç güvenliği hem de bölgesel istikrar açısından büyük önem taşıyor.