Hamas’ı bahane ederek Gazze’de düzenlediği saldırılarla büyük bir insani krize neden olan İsrail, şimdi de Hizbullah tehdidini gerekçe göstererek Lübnan’a yönelik askeri harekâtlara girişti. Bu süreçte binlerce sivilin hayatını kaybettiği ve durdurulamaz bir kan dökme olayının yaşandığı belirtiliyor. Son olarak, Hamas’ın üst düzey liderlerinden İsmail Haniye’nin ardından, örgütün yeni lideri Yahya Sinvar’ın da İsrail tarafından öldürüldüğü duyuruldu. Bu olay, hem bölgedeki gerilimi artırdı hem de dünya genelinde büyük bir yankı uyandırdı.
Yahya Sinvar’ın öldürülmesi ile ilgili olarak, ABD Başkanı Joe Biden’dan gelen açıklama dikkat çekti. Biden, Sinvar’ın ölümünü memnuniyetle tekzip ederek, bunun ABD ve İsrail için “güzel bir gün” olduğunu ifade etti. Biden, “Yahya Sinvar, hedeflerimize ulaşmamızda bir engeldi ve şimdi bu engel ortadan kalkmış durumda” dedi. Bu ifadeler, Biden’in İsrail’in askeri harekâtını desteklediğini ortaya koydu.
Beyaz Saray’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan da açıklamalarda bulunarak, ABD istihbaratının İsrail’e önemli destek sağladığını belirtti. Sullivan, “ABD istihbaratı, İsrail’in Sinvar dahil Hamas liderlerini izlemekte önemli bir rol oynadı” şeklinde konuştu. Bu durum, ABD’nin İsrail’in askeri stratejilerine ne denli müdahil olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ise Sinvar’ın öldüğünü doğrulayan açıklamalar yaparak, durumun Gazze’dekiaskeri operasyonlar açısından ne anlama geldiğine değindi. Netanyahu, Sinvar’ın yaşamını kaybetmesinin ardından Hamas’ın artık Gazze Şeridi’ni yönetmeye yeteneksiz hale geleceğini savundu. Ancak Netanyahu, savaşın henüz bitmediğini vurgulayarak, Gazze’ye yönelik saldırıların devam edeceğini bildirdi. Ayrıca, Gazze’deki İsrailli esirlerin durumu hakkında da bilgi vererek, bu esirleri geri getirme çalışmalarının süreceğini ifade etti.
İsrail’in bu yeni aşaması, bölgedeki gerilimi ve korkuyu daha da arttırırken, sivil halk üzerinde ciddi bir baskı kurmaya devam ediyor. Özellikle Gazze’deki sivillerin yaşadığı insani kriz, uluslararası toplumu harekete geçirmekte yetersiz kalmış durumda. Hem Hamas hem de İsrail’in yürüttüğü çatışmalar sonucunda hayatını kaybeden masum siviller, bu savaşın kaybedenleri arasında yer alıyor.
Tüm bu gelişmeler, bölgedeki çatışmaların ne denli karmaşık bir hal aldığını ve uluslararası ilişkilerin bu olaylardan nasıl etkilendiğini gösteriyor. Bir yandan ABD’nin verdiği destek, öte yandan bölgedeki halkların yaşadığı dram, dünya genelinde çeşitli tepkilere neden oluyor. Her ne kadar İsrail yöneticileri savaşın devam edeceğini ve Hamas’ın ortadan kaldırılacağını iddia etseler de, bu süreçte sivil kayıplar ve insani felaketler Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar tarafından giderek daha fazla eleştiri konusu olmaktadır.
Sonuç olarak, Gazze ve Lübnan’daki gelişmeler, yalnızca yerel meseleler olmanın ötesinde, uluslararası barışı tehdit eden bir boyuta ulaşmıştır. Bu durum, bölgenin istikrarsızlaştırmasına neden olurken, bu durumu düzeltmek için atılacak adımlar büyük bir önem taşımaktadır. Kısa vadede çözümler bulunmadığı takdirde, çatışmaların ve insani krizlerin daha da derinleşeceği gün gibi aşikârdır.