İsrail’in 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazze Şeridi’ne hava, kara ve deniz saldırıları düzenlemesi sonucunda büyük bir trajedi yaşanmıştır. Yapılan bu saldırılarda, yaklaşık 17 bin 818 çocuk, 12 bin 287 kadın olmak üzere toplamda 45 bin 885 Filistinli hayatını kaybetmiştir. Ayrıca, bu olaylar sonucunda 109 bin 196 kişi de yaralanmıştır. Bu durum, bölgedeki insani krizin boyutlarını gözler önüne sermekte ve uluslararası toplumun dikkatini çekmektedir.
Bu olayların yanı sıra, ABD’nin eski başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi olan Steven Witkoff, Trump’ın Florida’daki yerleşkesinde basın toplantısı düzenlemiştir. Toplantıda, Gazze’de gerçekleşen ateşkes müzakereleri hakkında son durumu değerlendirmiştir.
TRUMP ATEŞKESİ HEDEFLİYOR
Witkoff, müzakerelerin gidişatıyla ilgili olarak, “Gerçekten büyük bir ilerleme kaydettik ve 20 Ocak 2024 tarihinde gerçekleşecek olan yemin törenine kadar Trump adına açıklayacak güzel şeylerimiz olacağı konusunda ümitliyim,” ifadelerini kullanmıştır. Bu sözleri, müzakerelerde olumlu bir havanın oluştuğunu ve nihai bir ateşkes anlaşmasına ulaşma noktasında bir umut olduğunun işareti olarak değerlendirilmiştir. Witkoff, Katar’ın başkenti Doha’daki müzakerelerde başarılı bir performans sergilediklerini belirtmiş ve bunun getirdiği başarının önemine vurgu yapmıştır.
Witkoff, Doha’ya dönerek müzakerelere katılmaya devam edeceğini ifade etmiş ve umutlarının yüksek olduğunu dile getirmiştir. “Umarım her şey yolunda gider ve bazı hayatları kurtarırız. Bir anlaşmanın eşiğinde olduğumuza inanıyorum,” sözleri ile, taraflar arasında kalıcı bir barış için yürütülen çabaların önemine vurgu yapmıştır.
Sonuç olarak, Gazze’de yaşanan insani kriz ile bu krizi sonlandırmak amacıyla gerçekleştirilen ateşkes müzakereleri, uluslararası gündemin önemli bir maddesi haline gelmiştir. Steven Witkoff’un açıklamaları, bölgedeki durumun iyileşmesi yönünde ümit verici bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, rakamlar, yaşanan kayıplar ve yaralanmalar, müzakerelerin başarısının ne denli acil ve gerekli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, uluslararası toplumun ve özellikle ABD’nin rolü kritik bir öneme sahip olmaya devam etmektedir.