USD38,65
%-0.02
EURO43,99
%0.43
EURO/USD1,13
%0.23
BIST9.074,62
%0.00
Petrol61,55
%0.70
GR. ALTIN4.208,31
%0.61
BTC3.815.359,80
%2.51
  1. Haberler
  2. Kültür & Sanat
  3. Engin Erkiner: Tanınmış Bir Sol Öncüsü Yazar

Engin Erkiner: Tanınmış Bir Sol Öncüsü Yazar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Ülkemizin solunun dahi genç kuşaklarının çokça tanımadığı bir isim olan Engin Erkiner, hakkında bilgi edinmek ve tanımak isteyenler için önemli bir figürdür. Bu yazıda, kendi anlatımı ve yaşam öyküsü ışığında, onun kim olduğunu ve yaptığı çalışmaları detaylıca aktarmaya çalışacağım.

 

”1950’de Adana’da doğdum.
1972’de ODTÜ Kimya Bölümünü bitirdim.
Aynı üniversitenin Teorik Kimya Bölümü’nde 1974 yılında yüksek lisans yaptım.

  Örgütlü devrimciliğe 1970’de ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü’ne üye olarak başladım.
Aynı yıl, Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu’nun (TDGF) yayın organı İleri dergisinin 6. ve son sayısının sorumluluğunu üstlendim.
1971’de, THKP-C’nin gayrı resmi yayın organı Kurtuluş gazetesinin yayınlanmasında Ali Orhan Yücelalp ve İlhan Kalaycıoğlu (vefat etti) ile birlikte çalıştım.

1975 başlarındaİlker Akman (Beylerderesi’nde öldürüldü) ve Yüksel Eriş (1977’de Trabzon’da elinde bomba patlaması sonucu öldü) ile birlikte, Halkın Devrimci Öncüleri ve THKP-C (Acilciler) gibi isimler alacak örgütü kurdum. Aynı yıl, Türkiye Devriminin Acil Sorunları (TDAS) isimli illegal yayını yayınladım.

 

1977 Ağustos -1980 Nisan arasında hapiste kaldım.
21 Nisan 1980’de21 kişi Sağmalcılar Cezaevi’nden toplu olarak kaçtı.
Dava 1983 yılında karara bağlandı ve 146/1’den müebbet aldım.

 

1980 sonunda Suriye’ye çıktım.
Burada 5 ay kalıp, Fransa’ya gittim.

1982 başındaParis’te Türkiyeli göçmenlerin gerçekleştirdiği ev işgallerinde aktif rol aldım.
1982 Ağustosunda ise THKP-C (Acilciler)’in kurucuları arasında bulunduğum 7 yıl önceki yapıdan uzaklaştım. Bu örgütle olan ilişkim, 1975-1982 yılları arasındaydı.
Örgütte Genel Komite ve Politbüro üyesi oldum ve örgütün temsilcisi gibiydim.

Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP) içinde yer aldım ve daha sonra bu partinin Merkez Komitesine seçildim.
Avrupa sorumluluğunu yaptım.

 1982 yılından itibaren, -26 yıldır- Almanya’da yayınlanan “Yazın” adlı kültür dergisinin yöneticisiyim.
Bu dergi 1992-2003 yılları arasında Türkiye’de de yayınlandı.
Ayrıca, Emek Dünyası, Toplumsal Dayanışma, Emek gibi dergilerde, Özgür Gündem ve Özgür Ülke, Avrupa’da Özgür Politika gazeteleri gibi yayınlarda yazdım.
Yazdığım çok sayıda diğer dergi ve gazetenin adlarını saymıyorum.

Birleşik Sosyalist Parti Almanya Koordinasyonu’nda görev aldım, bu partinin yayın organı Söz gazetesinin yazarı ve Avrupa temsilcisi oldum.
Ardından, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin Almanya Koordinasyonu’nda iki dönem yer aldım.

 Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS)’e üye oldum.
(Sonraki adıyla Sol Parti).
2000-2007 yılları arasında bu partinin Frankfurt İl Yönetiminde bulundum.
2005 yılında Goethe Üniversitesi Politik Bilimler Bölümü’nü bitirdim.

Yazarlık ve Kitaplar

Birisi Almanca olmak üzere toplam 12 kitabım bulunmaktadır.

Güncel Faaliyetler

Bir kaç ay önce kurulan Avrupa Barış Meclisi Koordinasyon Kurulu üyesiyim.
Daha sonra Avrupa Sekreteryası üyesi oldum.

Şimdilik hepsi bu kadar!”

 

Engin Erkiner Üzerine Düşünceler ve Güncel Yaklaşımlar

Değerli Bir Sol Aydın

Hiç kuşkusuz, Engin Erkiner de birçok sol aydın gibi sayfalarca yazılacak, derinlikli ve nitelikli bir isimdir. Ancak, günümüzde PKK’yı sol literatürde anılmasına karşın, Öcalan hakkında yaptığı değerlendirmeleri önemsediğimden ve paylaşmak istediğimden bahsetmek isterim.

 “45 Yıl Sonra Tekrar Pazartesi” başlıklı yazıyı 67 kişi beğenmiş. Sayı biraz daha artabilir, ama bu kadar yeterlidir. Birçok kişi tarafından, özellikle bazı insanların psikolojik durumu konusunda eleştiriler geliyor.

Bir yorumda da göreceğiniz gibi, bazı insanlar psikolojik olarak hasta… Hapisten kaçmamın 45. yılını kutlamamı, kendini övmek olarak anlıyorlar. Ne ilgisi var? Hele de geçmişte takılıp kalmak, geçmişle övünmek yapmak, benim sürekli kaçındığım şeylerdir.

Aktüel konularla uğraşmıyor muyum?
Bunu sizler de anlamışsınızdır, değil mi?

Bu aktüelden ne anladığınız, sizin bakış açınıza ve yaklaşımınıza bağlıdır.

Örneğin, Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumu hakkında her gün fikir belirtmek boş ve anlamsızdır; bu, aktüelle ilgisi yoktur. Sağlık durumu, kişinin bünyesine ve doktorlara bağlıdır, hepsi budur.

Öcalan’ın dışarıya ilettiği mesajlar hakkında da aynı şekilde yorum yapmak da bu cinsten. Bu “süreç”ten bir şey çıkmayacağını daha önce yazmıştım. Tekrarlamak gerekmez.

Öcalan’ın serbest bırakılmasını, en azından ev hapsinde tutulmasını ve televizyonlardaki tartışma programlarına katılmasını isterim. Kendisinin politik seviyesinin düşük olduğunu orada herkes görecektir. Çok sayıda aktarma yapar ama konuları birbirine bağlayamaz. Tartışmasını bildiğini sanmam da.

Bugüne kadar kimseyle gerçek anlamda tartışmadı; o anlatır, diğerleri dinler. İtirazlarla ve farklı görüşlerle karşılaştığında ne yapacağını birlikte göreceğiz.

Umarım en azından hapis şartları hafifletilir ve televizyonlara çıkabilir. Bunları da daha önce yazmıştım. 

Bir insanı sürekli gündemde tutmaya çalışıyorsanız, mesela her yıl anıyorsanız, bu iyi bir şey değildir. Örneğin Kaypakkaya gibi, kendisinden geriye pek bir şey kalmadığını gösterir.

İki yıl anmasanız, çoğu kişi unutabilir. Bu yüzden, her yıl anılmamalıdır.

Ancak yuvarlak sayılı yıldönümlerinin anılması başka bir konudur; mesela 10., 25. yıl gibi. Arada bir, her şey anılabilir; neden olmasın?

Kalıcı işler yapmış, gerçek anlamda önemli yapıtlar vermiş kişilerin sürekli anılmaya ihtiyacı yoktur. Belirli konularda, onlara ulaşmadan geçemezsiniz. Sizi hatırlatmaya gerek kalmaz, başkaları hatırlar.

 Görüşleri kimisi kabul eder, kimisi etmez, bu ayrı bir konudur. Ama ona uğramadan geçmek, mümkün değildir.

Benim için güncellik, başka bir şeydir. 

Fransızların Annales Tarih Okulu’nun farklı bir tezi vardır: “Farklı akan zamanlar”. Politika’da zaman iki şekilde akar:

  1. Yüzeydeki görüntü: Sürekli konular değişir, sürekli konu sıçramaları olur. Bu, insanı yorar.
  2. Daha yavaş değişen süreklilik: Asıl önemli olan budur. Bu anlaşılmışsa, güncel değişikliklere fazla takılmazsınız.

Benim yapmak istediğim, anlamaya çalıştığım ve devam ettirdiğim de işte bu daha yavaş değişen, süreklilik halindeki zaman dilimi.

Hepimiz sosyalist isek, sosyalizmdeki gelişmeleri yakından takip etmek zorundayız.

Son üç yılda, Çin Sosyalizmi (1949-2022)Vietnam-Laos ve Pazar SosyalizmiKamboçya – Kendini Yıkan Devrim gibi yapıtlar yazdım.

İfade ettiğim görüşlere katılmayabilirsiniz; bu mümkündür. Ama bunlar, bu alanlardaki ilk temel yapıtlar.

Çin hakkında ilişkin birkaç video da hazırladım; İran’da bunların Farsçaya çevrilip, basılıp dağıtıldığını biliyorum. Çin, İran için önemli bir ülkedir.

Son birkaç yılda 322 video yaptım, ve bunlara bakanlar arasında çok geniş bir izleyici kitlesi var. İzlenme rakamları yüksek, paylaşım çok.

Başlıklara bakarsanız, güncellik açısından değil, yukarıda ifade ettiğim sürekli değişen, iniş çıkışlara uygun olan, bu güçlü ve kalıcı içerik dikkate alınmalı.

Aksi halde, neden binlerce insan beni izlesin ki?”

22 Nisan 2025 Engin Erkiner (Facebook)

Engin Beye yazdım cevap geldiğinde daha ayrıntılı yazmak istiyorum.  Sevgiyle kalın dostlar.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Engin Erkiner: Tanınmış Bir Sol Öncüsü Yazar
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Gazetemize Abone Olabilirsiniz.

Yeni haberlerden anında haberdar olmak için e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Haber Kontak ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!