Eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçilerin başkan adayı olan Donald Trump, Florida’daki Mar-a-Lago’da bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) karar alma sürecine değind. Trump, Fed’in kararlarında ABD başkanının söz sahibi olması gerektiğini belirterek, “Başkanın en azından orada söz sahibi olması gerektiğini düşünüyorum.” dedi. Ayrıca, “Bence benim durumumda, çok para kazandım, çok başarılı oldum ve birçok durumda Fed’deki insanlardan veya başkanından daha iyi bir içgüdüye sahip olduğumu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Trump ayrıca, Kasım 2017’de mevcut Fed Başkanı Jerome Powell’ı bankanın başkanlığına aday göstermişti. Genel olarak faiz oranlarının düşürülmesini savunan Trump, Powell’ı para politikası kararlarından dolayı eleştirmeye başlamıştı. Son olarak verdiği bir röportajda, yeniden başkan olması halinde Powell’ın 2026’ya kadar sürecek başkanlık görevini tamamlamasına izin vereceğini belirtmişti.
Trump’ın bu açıklamaları, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki siyasi arenada oldukça büyük yankı uyandırdı. Trump’ın Fed’e olan müdahale talebi, uzun yıllardır devam eden bir tartışmayı yeniden gündeme getirdi. Fed’in bağımsızlığı konusundaki tartışmalar, ABD ekonomisindeki karar alma süreçlerine doğrudan etki edebilecek bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Trump’ın açıklamaları, Powell’ın geleceği ve Fed’in karar alma süreçleri hakkında da önemli ipuçları vermektedir. Powell’ın başkanlık görevini 2026’ya kadar devam ettireceğini belirtmesi, Fed’in gelecekteki politika kararlarında nasıl bir yol izleyeceğinin de bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Sonuç olarak, Donald Trump’ın ABD Merkez Bankası’na olan müdahale talepleri ve Powell’ın geleceğiyle ilgili açıklamaları, ABD’deki ekonomik politikaların şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu tür açıklamalar, ülke genelinde ekonomi ve siyaset alanında daha fazla tartışmayı beraberinde getirebilir. Trump’ın sözleri, önümüzdeki dönemde ABD ekonomisinin nasıl bir seyir izleyeceği konusunda da ipuçları sunmaktadır.