RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in medya kuruluşlarına yönelik boykot çağrısına tepki gösterdi. Olay, 2008 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da Doğan Grubu’na karşı yaptığı boykot çağrısının hatırlanmasıyla daha da renkleniyor. Bu yazıda, her iki tarafın açıklamaları ve medyanın bu bölgedeki rolü ele alınacaktır.
Özgür Özel’in Boykot Çağrısı
Özgür Özel, Maltepe’de düzenlenen ve 2,2 milyon yurttaşın katıldığı mitingin yayınlanmamasını eleştirerek, NTV gibi medya kuruluşlarına yönelik boykot çağrısında bulundu. Bu miting, siyasi bir varlık olan CHP’nin medyada yeterince temsil edilmediği üzerinden yapılan bir değerlendirmeye dayanıyordu. Özel, bu tür yayıncıların halkın haber alma hakkını kısıtladığını belirtmiştir.
Ebubekir Şahin, Özgür Özel’in açıklamalarına yanıt vererek, riyakârlık vurgusu yaptı. Şahin, “Günlerdir ‘özgür basın’ nutukları atanların riyakârlığını bir kez daha gördük” diyerek, boykot çağrılarının basın özgürlüğüne halel getirdiğini ifade etti. Televizyonların yayın akışına müdahale etmenin herhangi bir özgürlük tanımadığına dikkat çekti.
Şahin’in bu sözleri, toplumsal iletişim araçlarının tarafsızlığını ve özgürlüklerini tartışmaya açarken, bu tartışmanın yalnızca güncel değil aynı zamanda tarihi bir bağlamı da olduğuna işaret ediyor.
Medya Özgürlüğü ve Sorumluluk
Özgürlük tanımının ve etkinliğinin sınırları, her zaman tartışma konusu olmuştur. Özel’in medya üzerindeki etkisini sorgularken, Şahin’in bahsettiği gibi, boykot çağrıları; medyayı hedef gösterme, bunun sonucunda gazetecileri ve medya çalışanlarını tehditle karşı karşıya bırakma durumları ortaya çıkarabilir. Bu noktada, medyanın nasıl algılandığı ve toplum içerisinde nasıl bir yere sahip olduğunun üzerinde düşünmek önemlidir.
Medya, toplumun sesidir. Ancak bu sesin ne ölçüde özgür olduğu, hükümetlerin ve siyasi partilerin bu ses üzerindeki etkisi ile doğrudan bağlantılıdır. Boykotlar, bazen bir ifade biçimi olarak ortaya çıkabilir, fakat özgürlük mücadelesinin bir aracı olmaktan çok çıkmaza girmesine sebep olabilir.
Erdoğan ve Boykot
2008 yılında Erdoğan, Doğan Grubu’na yönelik bir boykot çağrısı yaparak “Partimin mensupları olarak yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın, sürdürün. Bu gazeteleri evlerinize sokmayın, almayın” demiştir. Bu aşamada, medyanın nasıl manipüle edilebileceğine ve siyasetin medya üzerindeki etkisine dair ciddi bir örnek sunulmaktadır.
Erdoğan’ın açıklamaları, toplumda layıkıyla tartışılması gereken başlıca konular arasında yer almaktadır. İlginç bir şekilde, bugün Özel’in çağrısının da benzeri bir sürecin parçası olduğu söylenebilir. Burada göz önünde bulundurulması gereken şu: Medya özgürlüğü tartışmaları, geçmişten gelen önemli örnekler üzerinden ilerlediği sürece, toplumun hangi yönde bir gelişme göstereceği konusunda da belirleyici olacaktır.Özgür basın ve medyanın bağımsızlığı tartışmaları, her iki tarafın da geçmişteki ilişkileri ışığında gündeme gelmektedir. Ebubekir Şahin ve Özgür Özel arasındaki bu tartışma, Türkiye’de medyanın nasıl yönlendirildiği ve halkın nasıl bilgilendirildiğine dair karmaşık bir tablo çizmektedir. Medya, yalnızca bir bilgi kaynağı değil, aynı zamanda toplumun toplumsal bilinçlenmesinin de temel araçlarından biridir.