Soldaki tablo, Fransız ressam Ingres’in (*) titizlikle 12 yılda tamamladığı bir portre. Bu eser, 1856 yılında yaratıldığında sanat dünyasında bir iz bırakmıştı. Sağdaki resim ise Picasso’ya ait; sevgilisi Marie-Thérèse Walter’ı sadece iki günde keşfedip tuvale dökmesiyle 1932’de hayat bulmuş.
Paris’teki École des Beaux-Arts’da eğitim gördü ve burada Jacques-Louis David’in öğrencisi oldu. Onun etkisi, Ingres’in sanatsal yaklaşımında belirleyici bir rol oynadı ve klasik formlara olan tutkusunu pekiştirdi. Sanatı, ince detaylar, mükemmel kompozisyonlar ve akıcı çizgilerle doluydu. Eserlerinde genellikle mitolojik veya tarihsel temalara yer vermekle birlikte, portrelerinde karakterlerin psişik durumlarını da ustalıkla yansıttı.
En bilinen eserleri arasında “Mademoiselle Caroline Rivière,” “La Grande Odalisque” ve “Apollo ve Muses” dikkat çeker. Ingres, yaşamı boyunca sanatı ile cinsiyet, toplumsal normlar ve kişisel kimlik gibi temaları da irdeledi. Çalışmaları, geleneksel sanata sadık kalırken, aynı zamanda ressamın bireysel ifadesini de içermektedir.
Sanatı ve kişiliği, döneminde tartışmalara yol açsa da günümüzdeki itibarı büyüktür; özellikle sanat tarihindeki etkisi, onun dehasını ve sanat anlayışını gelecek nesillere taşımıştır. Ingres, sadece bir ressam değil, aynı zamanda 19. yüzyıl sanatının evrimine önemli katkılarda bulunan bir figürdür.