ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Saldırıların 7 Ekim’den beri devam ettiği bu dönemde liderlerin bölgeye yönelik açıklamaları devam ediyor. Biden, “Birliğin Durumu” konuşmasında Gazze’deki son duruma ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Biden konuşmasında, 7 Ekim’deki Hamas saldırısının İsrail için Holokost’tan sonra en kanlı günü olduğunu belirtti. Aynı zamanda İsrail’in Hamas’a karşı meşru müdafaa hakkının olduğunu savundu. Ancak İsrail’in saldırılarını yaparken sivilleri hedef almamak gibi bir sorumluluğu olduğunu da vurguladı. Gazze’deki savaşın tüm geçmiş savaşlardan daha fazla masum sivilin hayatına mal olduğunu belirterek, 30 binden fazla Filistinlinin öldüğünü ve çoğunun Hamas üyesi olmadığını ifade etti. Kadınlar ve çocukların da binlerce öldüğünü ve birçok çocuğun yetim kaldığını dile getirdi.
Biden ayrıca Amerikan ordusuna Gazze sahiline geçici bir liman kurulması talimatı verdiğini açıkladı. Bu liman aracılığıyla daha fazla insani yardımın Gazze’ye gönderilmesini sağlayacaklarını ancak Amerikan askerlerinin bölgeye ayak basmayacağını belirtti. İsrail’in de üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Biden, insani yardımın pazarlık unsuru olmaması gerektiğini ifade etti. İsrail’e Gazze’ye insani yardımın girişine izin verilmesi ve yardım çalışanlarının güvenliği konusunda adımlar atılması gerektiğini belirtti.
Biden ayrıca İsrail-Filistin sorununa kalıcı siyasi bir çözüm olarak iki devletli çözümü desteklediğini yineledi. İki devletin yan yana barış içinde var olmasının önemine vurgu yaptı. Gazze’deki çatışmalara son verilerek barışçıl bir çözüme ulaşılması gerektiğini belirtti.
Sonuç olarak, ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin yapıcı ve insani bir yaklaşımla konuya yaklaştı. Masum sivillerin hayatını kaybettiği ve çocukların öldüğü bu trajedide insani yardımın önemine vurgu yaparak, kalıcı barış için çaba sarf edilmesi gerektiğini belirtti. Biden’in açıklamaları, İsrail-Filistin sorununa adil bir çözüm bulunması noktasında önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.