”Yokuş başına geldiğinde
Bodrum’u göreceksin.
Sanma ki sen
Geldiğin gibi gideceksin.
Senden öncekiler de
Böyleydiler.
Akıllarını hep Bodrum’da
Bırakıp gittiler…”
Halikarnas Balıkçısı
”Halikarnas Balıkçısı olarak da tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı, ünlü Mavi Yolculuk‘un isim babasıdır. Bir tarihçi, hümanist ve çevrebilimci olan Cevat Şakir, Türkiye’nin en tanınan yazarlarındandır. Kendisi günümüzün Homeros‘u olarak tanımlanır. Kitap, Türkiye’nin ilk profesyonel turist rehberi de olan Halikarnas Balıkçısı’nın izinden giderek, bu büyülü maviliklerin heyecan verici tarihini ve kültürünü inceliyor. The Fisherman of Halicarnassus, Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyılarında yapacağınız gezide harika bir yol arkadaşı olacak.”
Roger WİLLİAMS
Bir televizyon dizisiyle tekrar hatırlanan ( Halikarnas Balıkçısı ) Cevat Şakir Kabaağaçlı.Yeni kuşaklar tarafından yeni tanınan Kabaağaçlı,Bodrum ,Türkiye ve dünya için bir efsaneydi.O Bodrum’u hem Türkiye’ye hem de dünyaya tanıtan adam olarak hep hatırlanacaktır.
17 Nisan 1890 tarihinde, Osmanlı’nın son köklü ailelerinden Şakir Paşa Ailesine mensup babası yüksek komiser olarak görev yaptığı Girit’te doğdu. Babası Girit ve Atina’da sefirlik ve valilik yapan Mehmed Şakir Paşa, annesi Giritli Sare İsmet Hanım; amcası II. Abdülhamid devri Sadrazamı Ahmed Cevad Paşa, dedesi Şurayı Askeri Dairesi Reisi Miralay Mustafa Asım Bey’dir. Kendisine, iki evliliğinden de çocuğu olmayan ve onu kendi çocuğu gibi seven amcasının ismi verildi.
Cevat Şakir, altı çocuklu ailenin en büyük evladıydı. Ailesinin tüm fertleri sanatta yetenekliydi. Sırasıyla dünyaya gelen Hakkiye, Ayşe, Suat, Fahrelnisa ve Aliye adlı kardeşlerinden Fahrelnisa resim alanında, Aliye gravür alanında üne kavuştu; Hakkiye’nin kızı Füreya Koral, ilk Türk kadın seramikçi oldu; Fahrelnisa’nın çocukları Nejad Melih Devrim ressam, Şirin Devrim ise tiyatrocu oldu.
Cevat Şakir, çocukluk hayatının ilk yıllarını babası Şakir Paşa’nın elçi olarak bulunduğu Atina’da geçirdi. İlköğrenimini Büyükada‘da, orta ve liseyi 1907‘de Robert Kolej‘de tamamladı. İlk yazısı aynı yıl İkdam gazetesinde yayımlandı. Bu, İngilizceden tercüme bir yazıydı. Lise öğreniminden sonra İngiltere’de denizcilik öğrenimi yapmak istediyse de ailesinin ısrarı ile Oxford Üniversitesi’nde tarih öğrenimi gördü. 1913’te İtalyan bir hanımla evlenerek İtalya’da kaldı ve resim öğrenimi gördü.
İstanbul‘a döndüğünde gazete ve dergilerde yazılar yayınlamaya başladı. Aile, 1914 yılında maddi sıkıntı içine girmiş ve babası Mehmed Şakir Paşa Afyon’daki Kabaağaçlı çiftliğine yerleşmişti. Babasının çiftlikte bir tartışma anında Cevat Şakir’in silahından çıkan kurşunla vurularak ölmesi üzerine cinayet iddiasıyla yargılandı ve 15 yıl kürek cezasına çarptırıldı. Cezasının yedi yılını çektikten sonra baş gösteren verem hastalığından ötürü tahliye edildi.
1925 yılına kadar geçimini haftalık dergilerde tercümeler, yazılar yayınlayarak, resim ve yeni tarz tezhipler yaparak, karikatür yaparak ve renkli dergi kapakları hazırlayarak temin etti. Türk basınında kapakçılığın gelişmesine katkısı vardır.
Edebi Hayatı
Dört asker kaçağının kadersizliğiyle ilgili olarak “Hüseyin Kenan” takma adıyla kaleme aldığı 13 Nisan 1925 tarihli “Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler” başlıklı öyküsünden ötürü İstanbul İstiklal Mahkemesi‘nde yargılandı. “Memlekette isyan bulunduğu sırada, askeri isyana teşvik edici yazı yazmak”tan suçlu bulundu. Mahkeme Başkanı Ali Çetinkaya tarafından idama mahkûm edilmek istendiyse de, Kılıç Ali Bey‘in önerisiyle kalebentlikle Bodrum’a sürüldü.
3 yıllık sürgünlüğünün yarısını Bodrum’da tamamladı. Cezasının son yarısını İstanbul’da tamamladıktan sonra, çok sevdiği insanları ve doğal güzellikleriyle kaynaştığı Bodrum‘dan uzak kalamadı ve tekrar dönüp yaklaşık 25 yıl kaldı. Bodrum’un Antik Çağ’daki adı olan Halikarnas‘ı mahlas olarak benimseyen Cevat Şakir, Bodrum’da balıkçılık dahil çeşitli işlerde çalıştı. Edebiyat sahasına giren eserlerinin büyük kısmını da Bodrum’da yazdı. İkinci evliliğini dayısının kızı Hamdiye, üçüncü evliliğini Hatice Hanım ile yapan Cevat Şakir’in üç evliliğinden beş çocuğu oldu. Çocuklarının orta öğrenim çağına gelince, o yıllarda bu kasabada ortaokul bulunmaması sebebiyle ailesini İzmir’e nakletti. Yaşamını yazarlık ve turist rehberliği ile sürdürdü, rehberlik kurslarında da ders verdi. 13 Ekim 1973‘te İzmir’de kemik kanserinden öldü. Vasiyeti üzerine Bodrum‘a gömüldü. Kabri Bodrum-Gümbet’teki Türbe Tepesi’nde manevi oğlu Şadan Gökovalı ile seçtiği yerde küçük bir müzesi ile birlikte “Halikarnas Balıkçısı Müzesi” adı altında bulunmaktadır.
Yazı ve düşünceleriyle Azra Erhat gibi döneminin önemli aydınlarını etkilemiş bir kişi olarak, çeşitli dillerden yüz kadar da kitap çevirmiş olan ve kendi eserlerinin sonraki baskıları yapılagelen Halikarnas Balıkçısı‘na Kültür Bakanlığınca 1971 Devlet Kültür Armağanı verilmiştir. Bodrum‘da yaşadığı dönemde arkadaşları ile ilk Mavi Yolculuk fikrini ve uygulamasını gerçekleştirmişlerdir. Bu Mavi Yolculuklarda yanlarına aldıkları şeyler: Peynir, su, İstanköy peksimeti, tütün ve rakı idi. Mavi Yolculukta gazete okumaz, radyo dinlemezlerdi. Amaç dünyadan kaçmak ve medeniyetten uzak olarak kafayı dinlemektir. Haftalarca denizde kalınır, sadece acil ihtiyaçları temin etmek için karaya çıkılırdı. Oysaki bugün yapılan Mavi Yolculuklarda her türlü lüks mevcuttur. Bu yolculuklar yazarın edebî eserlerini de büyük oranda etkilemiştir.
Balıkçının yazdığı, “Merhaba” ile başlayan, “Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin, sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin. Senden öncekiler de böyleydiler, akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler.” yazısı, Türkçe ve İngilizce olarak Bodrum’un girişinde ilçeye gelen yerli ve yabancı tatilcileri selamlıyor.
Kabaağaçlı’nın Bodrum’a katkıları dolayısıyla Bodrum Belediye Meydanı’nda bir büstü bulunuyor.
Yazdığı roman ve hikâyelerle Bodrum’a büyük katkılar sağlayan Kabaağaçlı’nın 17 Nisan’da doğumunun 127. yılı kutlanacak. Halikarnas Balıkçısı, çok sevdiği Bodrum’da 17 Nisan‘da düzenlenecek çeşitli etkinliklerle anılacak.
“Kitapları Şiirseldi”
Halikarnas Balıkçısı Forumu Üyesi Yazar Sönmez Taner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 23 yıldır “Halikarnas Balıkçısı” Kabaağaçlı’yı yeniden keşfetmeye çalıştığını söyledi.
Kabaağaçlı’nın üç yıllığına sürgün geldiği Bodrum’u gördüğü andan itibaren, bütün ömrünü burada geçirmeye karar verdiğini belirten Taner, şöyle konuştu:
“Burada sürgünlük döneminden sonra da kalmış. Çocuklarının eğitimi için istemeye istemeye de olsa 1947 yılında İzmir‘e göç etmek zorunda kalmış. Bodrum’a 45 çeşit fide, tohum ve ağaç dikmiş. Bodrum’daki ağaç çeşitlerinin, narenciyelerin tamamını neredeyse o dikmiş. Bodrum’a Cevat Şakir olarak gelmiş ama geldiği gecenin sabahını ‘Halikarnas Balıkçısı’ olarak selamlamış. Hep bu yörenin insanlarını yazmış. Balıkçılarla, süngercilerle dost olmuş. Çocukların isim babası olmuş; genç kızlar için nakış tasarımları çizmiş.”
Hatıraları Bodrum Deniz Müzesi’nde
Kabaağaçlı’nın kızı İsmet Kabaağaçlı Noonan, babasının çok özel eşyalarının olduğu koleksiyonu Bodrum Deniz Müzesi‘ne bağışladı. Kabaağaçlı’nın şimdiye kadar göz önünde olmayan bebeklik ve aile albümünden seçilmiş özel fotoğrafları, yaşamından kareler, tarihi belgeler, kendi kaleminden yazdığı yazılar, çizdiği resimler ve kişisel eşyaları da bu müzede sergileniyor.
Deniz Müzesi Müdürü Sema Sagat, özel bir protokolle koleksiyonu teslim aldıklarını söyledi. Koleksiyona yerli ve yabancı tatilcilerin yoğun ilgi gösterdiğini anlatan Sagat, “İnsanlar özellikle koleksiyonun içeriğinde yer alan Kabaağaçlı’nın bebeklik zıbını, şapkası ve aile ağacına ayrı bir ilgi gösteriyor.” dedi.
Sagat, İngiliz yazar Roger Williams‘ın “Bodrum’u ünlü yapan Halikarnas Balıkçısı” adlı bir kitap yayınladığını ifade etti.
Başka bir yazıda görüşmek üzere dostlar sevgiyle…