İngiltere’de mide bulandıran bir olay gündeme geldi. Geçtiğimiz yıl, Ipswich şehrinde, iki yaşındaki Isabella Wheildon isimli küçük çocuğun cansız bedeni bulundu. Bu acı olayın ardından yapılan incelemelerde, Isabella’nın cansız bedeninin bulunduğu günden tam dört gün önce hayatını kaybettiği tespit edildi. Kısa sürede olayın ardındaki sorumlular belirlendi; çocuğun annesi Chelsea Gleason-Mitchell ve annesinin sevgilisi Scott Jeff, Isabella’nın ölümünden sorumlu tutuldu.
İddiaya göre, küçük çocuk defalarca darbedilerek öldürülmüştü. Ipswich Crown Mahkemesi’nde görülen davada Scott Jeff’in, Isabella’yı sürekli dövdüğü ve soğuk duşlarla cezalandırdığı öğrenildi. Bu şiddet sonucu küçük kızın vücudunda bir dizi kırık ve yaralanma olduğu belirtildi. Mahkemede, Jeff’in, Isabella’nın ölümüne kadar süren “artan şiddet rejimi” uyguladığı ifade edildikten sonra, Sky News’ün haberine göre, Gleason-Mitchell’ın durumu daha da vahimleşti; çünkü annesi, Jeff’in şiddetini görmesine rağmen harekete geçmemiş, sadece olan biteni izlemişti.
Acı Gerçek: Isabella’nın Cansız Bedeni Bebek Arabasında Taşındı
Öte yandan, Isabella’nın cesedinin durumu daha da ürkütücü bir hal aldı. Küçük kızın cansız bedeni, üç gün boyunca annesi Chelsea ve sevgilisi Scott tarafından başı sürekli örtülen bir bebek arabasında taşındı. Bu süre zarfında ikilinin, birkaç alışveriş turuna bile çıktığı ortaya çıktı. Ipswich Polis Departmanı, “Önümüzdeki üç gün boyunca Isabella’nın cesedini bir bebek arabasında iterek ‘normal’ bir şekilde devam ettiler” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu sürede alışveriş için otobüse binmek ve bara gitmek gibi aktiviteleri de gerçekleştirdikleri öğrenildi.
Mahkeme, Scott Jeff’i Isabella’nın cinayetinden sorumlu tutarak ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Diğer yandan, Chelsea Gleason-Mitchell, kızını öldürmeye doğrudan katılmasa dahi ölümüne göz yummaktan suçlu bulundu. Mahkeme, Gleason-Mitchell için cezai sorumluluklarını göz önünde bulundurarak ceza kararını vermeye hazırlanıyor.
Bu trajik olay, toplumda büyük bir infial yarattı ve küçük bir çocuğun hayatının sona erdiği bu karanlık olay, hem tartışmalara sebep oldu hem de aile içi şiddetin önlenmesi konusunda farkındalığın artırılmasının ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.