ABD’de hesaplaşma günü geldi. Seçmenler, tarihi seçim yarışı için sandık başına gidiyor. Bu seçimde Cumhuriyetçilerin adayı eski ABD Başkanı Donald Trump ile Demokratların adayı, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris arasında kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Aylar süren çekişmeli seçim yarışında, Amerikalı seçmenler, siyahi bir kadının tarihi adaylığı ile kendi eski yetkilileri tarafından ‘faşist’ olarak yaftalanan eski başkan arasında bir karar vermek durumunda kalacaklar.
Ayrıca, seçmenler yasaların çıkarılmasında önemli bir role sahip olan ABD Kongresi’nin iki kanadı olan Senato’nun 34 sandalyesi ve 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nin yeni üyelerini de belirleyecekler. Bu noktada, seçimin sadece bir başkan seçmekten çok daha fazlasını ifade ettiğini belirtmek gerekir.
ABD’nin 47’nci başkanının seçileceği bu tarihi seçim, sadece Amerika’yı değil, Orta Doğu, İsrail, Almanya, Rusya, Ukrayna ve Çin gibi birçok önemli ülkeyi etkileyecek kararları verecek isimlerin seçilmesi anlamına geliyor. Seçim süreci boyunca tarafsız kalarak ulusal bazda anket çalışmaları sürdüren güvenilir şirket Real Clear Politics (RCP), büyük ölçekli son 14 anketi inceledi ve bu anketlerin ortalamasında hem Harris hem de Trump’ın yüzde 48,5 destek oranına sahip olduğunu gösterdi.
Bugün gerçekleştirilecek başkanlık seçimi, ülke tarihinde unutulmaz bir ilkeye ev sahipliği yapma potansiyeline sahip. 60 yaşındaki Demokrat aday Kamala Harris, kazanması halinde ülkenin 248 yıllık tarihinde başkan olarak görev yapan ilk kadın, ilk siyah kadın ve ilk Güney Asya kökenli kişi olma unvanını elde edecek. Harris ile yarışan Cumhuriyetçi aday Donald Trump ise, 78 yaşında ve 20’den fazla kadın tarafından cinsel saldırıyla suçlanmış bir isim. Bu durum seçim sürecinde tartışmalara yol açmış durumda.
Harris ve Trump, seçimin kaderini belirleyecek olan “salıncak eyaletlerde” mitinglerini sıkılaştırmıştı. İki başkan adayı, özellikle Müslüman ve Arap nüfusunun yoğun olduğu Michigan’da haftasonunu geçirmişti. Oy oranlarının sürekli değiştiği 7 eyalette tur atan adaylar, kararsız seçmenleri ve oy vermek istemeyen seçmenleri etkilemek için son bir çaba içerisindeydiler.
Tüm dünyada ABD’nin 47. Başkanı’nın kim olacağı merakla bekleniyor. Harris’in kazanması durumunda, ABD dış politika normlarının devam edeceği düşünülürken, Trump’ın kazanması halinde bu normların altüst olacağı öngörülüyor. Seçim sonucunun Gazze ve Ukrayna’daki savaşların yanı sıra iklim krizi üzerinde de derin etkileri olabileceği tahmin ediliyor.
Bu seçim, ayrıca en pahalı seçim olma özelliğine sahip. Trump ve Harris’in kampanyaları için yapılan etkinlikler ve harcamalar dahil olmak üzere, bu seçim şimdiye kadar yapılmış en yüksek maliyetli seçim oldu. Demokrat kampanyalar ve dış gruplar, geçen hafta itibarıyla reklamlar için yaklaşık 4,5 milyar dolar harcarken, Cumhuriyetçiler ise kampanya süresince yaklaşık 3,5 milyar dolar harcadı.
Bu dönemde siyasi reklam harcamaları, özellikle seçim kampanyalarının yoğunlaştığı dönemlerde önemli bir artış gösteriyor. Reklam harcamalarının yüksek olması, adayların mesajlarını seçmenlere ulaştırma çabalarının bir göstergesi. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki bu rekabet, kamuoyu oluşturma, seçmen mobilizasyonu ve adayların görünürlüğünü artırma açısından büyük önem taşıyor.
Rekabetin arttığı bu süreçte hangi stratejilerin daha etkili olduğu, hangi platformların (TV, sosyal medya, dijital reklamcılık vb.) ön planda kullanıldığı gibi faktörler de dikkate alındığında, toplam harcamaların sadece bir kısmının seçmen üzerinde ne kadar etkili olduğu merak konusu. Ayrıca bu veriler, ilerleyen günlerde politika ve seçim stratejileri üzerinde de etkili olacaktır.