Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık yarışı, yüksek tansiyonlu bir atmosferde devam ediyor. Yerel saat diliminin hızla değiştiği bu süreçte, güçlü adaylardan biri olan Donald Trump hakkında çarpıcı bir iddia gündeme geldi. 200’den fazla ruh sağlığı uzmanı, Trump’ın “şiddetli, tedavi edilemez bir kişilik bozukluğu” olarak tanımlanan “malign narsisizm” belirtilerine sahip olduğunu açıklayan bir açık mektup yayınladı.
Bu mektup, Anti-Psychopath Pac adlı siyasi eylem komitesinin finansal desteğiyle hayata geçirildi ve New York Times gazetesinin tam sayfa ilanında yer aldı. İlan, Trump’ın “demokrasi için varoluşsal bir tehdit” oluşturduğunu vurgulayan ifadelerle doluydu. Eylem komitesi, toplumda önemli bir kaygı uyandıran bu durumun altını çizmeye çalıştı.
Mektubun içeriğinde, ruhsal bozuklukların tanı kriterlerini belirleyen Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM V) referans alınarak, Trump’ın “toplumsal normlara uymama,” “tekrarlayan yalan söyleme,” “başkalarının güvenliğini umursamama” ve “pişmanlık duymama” gibi davranış bozuklukları sergilediği belirtiliyor. Uzmanlara göre, bu davranışlar Trump’ı “aldatıcı, yıkıcı, yanılsama içinde ve tehlikeli” bir figür haline getirmekte.
Bu ağır eleştiriler, Trump’ın 2020’ye kadar danışmanlığını yapmış olan Kellyanne Conway’in eski eşi George Conway tarafından yönetilen Anti-Psychopath Pac tarafından organize edildi. George Conway, Trump’ın başkanlık dönemi boyunca Lincoln Project adlı Cumhuriyetçi grup ile sık sık eleştiriler yöneltmiş bir isim olarak tanınıyor. Bu durum, Ford’un Trump’a karşı olan tutumlarının daha da keskinleşmesine neden oldu.
Öte yandan, Amerikan Psikiyatri Birliği bu tür değerlendirmelerin etik olmadığını savunan Goldwater Kuralı’na dikkat çekiyor. Ancak mektupta, uzmanların Trump’ın “binlerce saat boyunca gözlemlenen” davranışlarının açık belirtiler sunduğu iddia edildi. Ayrıca, Trump’ın bilişsel gerileme belirtileri gösterdiği ve “tam bir nörolojik muayeneden geçmesi gerektiği” ifade edilmekte.
Bu arada, Trump’ın rakibi olan Demokrat Parti adayı Kamala Harris de Trump’ı “giderek daha dengesiz ve akıl sağlığından yoksun” olarak nitelendirdi. Harris’in bu yönlendirmeleri, seçim sürecinin gidişatı açısından oldukça dikkat çekici bir durum oluşturuyor. Bu süreçte, Trump’ın sağlık durumu ve yaşına dair tartışmalar, başkanlık yarışının potansiyel sonuçlarını etkileyebilecek bir unsur olarak ön plana çıkıyor.
Sonuç olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanlık seçimlerine sayılı günler kalmışken, Trump’ın sağlık durumu, yaşı ve geçmişteki iddiaları, toplumda ve medyada yoğun bir tartışma parkuru oluşturmaya devam etmekte. Siyasi atmosferin gerginliği ve mevcut iddiaların ciddiyeti, geçen günlerde bir kez daha kendini hissettirdi. Bu bağlamda, Trump’ın kişisel ve ruhsal durumu ile ilgili yapılan tartışmalar, önümüzdeki dönemde seçmenlerin tercihlerini etkileyebilecek önemli bir konumda duruyor. Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte bu konuların kamuoyunda daha fazla yankı bulması muhtemel.