Fenerbahçe – Galatasaray maçları dünya derbilerinden biri derler. Bana göre Edirne‘nin dışında fazla etkisi yok. Ama iki takımın yaptığı pahalı transferlerden sonra ilk kez yurt içi ve yurt dışı büyük bir seyir oranı olacak. Bu da ligimizin marka değerine çok katkı sağlayacaktır. Karşılaşmanın dünya basınında imajımız için önemi de yüksek. Ben ilk kez iki takımda dünya yıldızlarının olduğu keyifli bir maç izledim. Darısı diğer senelerde tekrarının olması temennisiyle.
İki takım da tempolu başladı. Fenerbahçe ve Galatasaray kazanmak için sahaya çıktıkları oynama iştahlarından belliydi. Ev sahibi, oyun kurgusunu Saint Maximin üzerine kurmuş. O da takımının vitesini artırıyor. Duran toplar, bugünün kazananını çıkarttı.
Takımlar, savunma arkası açıklardan gol bulmak istedi. Yunus Akgün iç oyuncusu olarak oynadı. Ev sahibi takım, oyuncularına pres yapmayı hiç bırakmadı. Torreira, bomboş gelişine gelen topa sağ ayağıyla şık bir vuruş yapıp Livaković’in kendi kalesine attı. Konuk ekipte eski iki Napoli takımının oyuncusu Osimhen’in güzel pasını Mertens ayağıyla dokunup golünü attı. Ev sahibi açık futbol oynamayı çok abarttı. Bu da kendi kalelerinde gollere sebep oldu. Sara yine mücadelesini yapıp takım arkadaşlarına verdiği paslarla olumlu bir etki yarattı. Konuk ekip, hızlı çıkışlarında tehlikeli pozisyonlar yarattı.
İlk Yarı Galatasaray 2-0 Önde Bitirdi
Fenerbahçe, tek oyun planıyla oynadı. Talić sahada piknik yapmaya gelmiş gibiydi; sahada gezdi durdu. Kompak savunma ve hücumda yapamadı. Edin Džeko sadece pas bağlantılarında vardı. Galatasaray orta sahada daha çok topa sahip olarak oynadı. Bu da onlara gol pozisyonları yarattı. Fenerbahçe, koşarak bir yere kadar mücadele etmeye çalıştı. Kalite ve zekayı konuk ekip sahaya yansıttı. Ev sahibinde futbolcular, hücum kalitelerini sahaya yansıtmakta zorlandılar. Ev sahibinde bekler, kanatları kullanamadı. Ferdi ile Osayi Samuel zamanında daha çok kanatlardan tehlike yaratıyorlardı. Birisi sakat, birisi transfer oldu. Bu yüzden kanatlar çökmüş durumda. Ev sahibinde İsmail’in çıkıp Amrabat’ın oyuna girmesini hiç anlamadım. Ev sahibi 3. bölgeyi hiç kullanamadı. Oyununu sete de oturtamadı. Sara, her maçta oynadığı oyunla farkını ortaya koyup gollerini atıyor. Gün geçtikçe daha iyi olacağı belli. Abdülkerim, kontrolsüz girişlerinden birini daha yapıp penaltı yaptırdı.
Son Yılların En İyi Derbisi Oldu
Ev sahibi, Džeko’nun penaltıyı kötü kullanmasına rağmen golü attı. Ev sahibi, sarı kartları olan Davinson ve Kaan tarafına oyunu yıkamadı. Konuk ekip, maçın sonlarına doğru 2. bölge savunması yapmaya başladı. İki takım da 70 metrede oynadılar. Buna futbolcular fiziksel olarak dayanmakta güçlük çektiler. Sonuçta Galatasaray, 3-1 Fenerbahçe’yi yenip derbiden 3 puanla ayrıldı. Son yılların en iyi derbisi oldu.
“Bir Derbiden Fazlası” oynandı. Atilla Karaoğlan, elimizde olan iyi hakem adaylarından birisiydi. Ama Avrupa’da ve ligde iyi ve kötü maçları oldu. Bu derbide ise beklentilerin ötesinde orta düzeyde yönetti. Pozisyonlara uzak ve futbolculara hakim değildi. Bundan sonra da böyle bir ileri bir geri yoluna devam eder. Puanım 8,7 olsun.
Mottomuz: Sevin, Sevilin…
Kardeşlerim, Kalın Sağlıcakla.