Ruhundaki ebedi ateşi ne zaman göreceksin, bedeninin bu dünya güzergahındaki son demlerinde mi? Dizlerinde derman kalmamış, hurdacıya bırakılacak işe yaramaz nesneye dönüşmeye başladıktan sonra mı?
Gözlerinde yaşama sevincinin parıltısı yerine tüm yaşamını bataklığın kokuşmuş, sularına kafayı gömmüş, benliğine bulaşmış çamur deryasının bakışlarına sinmiş karartısıyla mı?
Ağaran tan yerinin coşkusuyla bak, kuşlar nasıl da cıvıldıyor. Ebedi ateşleri benliklerinde ışıldıyor, heyecandan yerlerinde duramıyorlar, kanat çırptıkça keşfediyorlar.
Tepeyi aşınca karşılarına çıkacak olanın gizemindeki sır… Bilinenin zehirli okları mı, meçhul olanın mucize ihtimali mi?
Pusulan kuşlar olsun, seni sihrine götürecek kanatlarından güç al, içindeki cıvıltıya her daim kulak ver, alevinin fısıltısını sevinç çığlığına dönüştür, haykır sonsuzluğun maviliğine…
HENÜZ VAKİT VARKEN…