Ülkemizin enflasyon kadar büyük bir sorunu da mültecilerdir. Hatta ülkemiz için mülteciler, enflasyondan çok daha büyük bir sorundur. İnsanlar Suriyelilere odaklanmış ama artık ülkemizde her milletten mülteciye rastlamak mümkün. Diğer bir sorun da bu mültecilerin bir çoğunun kaçak olması.
Meselâ 150 bin kaçak Ermeni yaşıyor bu ülkede. Akdeniz’de bulunan şehir ve kasabalar Rus ve Ukraynalı kaynıyor. Bunların bir çoğu otellerde ve eğlence mekanlarında çalışıyor. Aralarında fuhuşa bulaşanlar da yok değil. İngiliz ve Almanları mülteci olarak saymıyoruz. Ancak ülkemizin en güzel beldelerinde 100 binden fazla Alman ve İngiliz yaşıyor.
Anadolu’da neredeyse yerli çoban kalmadı. Dolgun maaş ve bazı sosyal imkanlara rağmen kimse bu işe tenezzül etmiyor. Hal böyle olunca, Anadolu köyleri, Afganistan uyruklu çobandan geçilmiyor. Bu çobanlardan çalıştığı köyden kız bulup evlenenler bile var. Afgan gençlerin gözdesi durumundayız. Şehirlerde çalışan Afgan göçmenler de ayrı bir yekûn. Diğer bir konu da bu göçmenlerin kontrolsüz oluşu ve yine kontrolsüz olarak çoğaldıklarıdır.
Çay hasadı da yine kaçak mültecilerin elinde kalmış. Afrika’dan gelen kaçak göçmenler, dolgun ücret karşılığında çay topluyorlar. Afrika menşeli kaçak göçmen sayısı bu kadarla da sınırlı değil. Büyük şehirlerde adım başı bir siyahiye rastlamak mümkün. Kaçak yollardan ülkeye soktukları, küçük elektronik malları köşe başlarında satıyorlar. Bu göçmenler içerisinde uyuşturucu işine bulaşanlar dahi var. Siyahi göçmenlerden hiçbir iş yapmayıp, serseri gibi sokaklarda gezenlerin sayısı da az değil.
İnşaatta, tarlada bizim çocuklar çalışmak istemiyorlar. Her birisi üniversite mezunu gençlerimiz, bu işleri kendilerine yakıştıramıyorlar. Tabii ki bu işler ortada kalmıyor. Daha az bir yevmiye ile inşatta, seralarda Suriyeliler çalışıyor. Suriye uyruklulardan hem çalışıp, hem de sosyal yardım alanların olduğu konuşuluyor. Sayıları bazı ilçelerde, yerli nüfusun önüne geçmiş durumda. En fazla çocuk yapan grup yine Suriyeliler. Türkiye’de doğan her çocuk kanunen vatandaş sayılıyor. Bu yüzden çocuk yapmayı önemsiyorlar. Ticaret yapanların sayısı da az değil. Sahip oldukları işletmelerde Türkleri çalıştırmak istemiyorlar. Suriye’den getirdikleri gıda maddelerini satan küçük marketler, giderek çoğalıyor. Vergi vermedikleri için fazlasıyla kazanıyorlardır. Ülkemizde artık Suriye veya Lübnan ekmeği olarak bilinen, bir tür lavaş üretiliyor. Adamlar bizim fırınlardan ekmek bile almıyorlar. Neresinden baksanız sorun sarmalı.
Ülkemizdeki göçmen sayısı bu kadarla sınırlı kalacağa benzemiyor. İklim değişikliklerine bağlı olarak yaşanabilecek kıtlık ve açlık sorunu yüzünden, göçmen sayısı giderek artacaktır. Bu günlerde Ruanda ile yapılan turizm anlaşması gündemde. Bu anlaşma yüzünden uçakların, Afrika’dan Türkiye’ye göçmen taşıyacağı iddia ediliyor. Ayrıca göçmen konusu, insan kaçakçılığı adı altında devasa bir ticaret haline gelmiş bulunuyor. Suriye’de görevli bir generalin makam aracıyla, ülkeye kaçak göçmen sokulduğu gündem olmuştu. İnsan kaçakçılığının boyutlarının nerelere kadar ulaştığını görmek, mutlaka her vatandaşımız için üzücü bir durum.
