Çok eski yıllarda Anadolu’da pehlivanlar, köy kasaba gezerek güreşecek rakip ararlarmış. Gittikleri köy ve kasabalarda davet sofralarına, zengin konaklara misafir edilecek kadar sevilir sayılırlarmış. Her birisi bir sanat sahibiymiş. Bazıları saz çalar, türkü söylermiş aynı zamanda. Bir oturuşta bir koyun yiyen, koca bir öküzü kaldırabilen güçlü kuvvetli insanlarmış.
Rivayete göre; o yıllarda pehlivanın birisi tarlada çalışan çiftçiye, köyün en güçlü güreşçisinin evini sormuş. Çiftçi koca sabanı bir değnek gibi kaldırarak, şu ev diye işaret etmiş. Aradığı güreşçiyi bulduğunu anlayan pehlivan, yüzlerce kiloluk kağnıyı kaldırarak şu ev mi diye karşılık vermiş. Şimdi ki gençlerin bu tür rivayetlere inanmasını beklemiyorum. Ama eski zamanların güreşçileri için mitolojik hikayeler bile anlatılır.
İran halkının sahiplendiği büyük pehlivan, Zaloğlu Rüstem hikayesini duymuşsunuzdur. Anadolu’da da bir çok hikayesi anlatılır Rüstem’in. Bir gün Hazreti Ali, Allahu Teala benden daha güçlü bir kimse yaratmış mıdır diye aklından geçirmiş. Ona demişler ki falanca mezara git, kalk ya Rüstem diye bağır. Hazreti Ali mezara nida edince toprak yarılmış, beyaz bir dev çıkmış içinden. Hazreti Ali, Rüstem’i yerden kaldırmak için elini tutunca kendisinden çok daha güçlü olduğunu anlamış. Rüstem, Ya Ali Allah sana Aslanım dedi. Bana çekirgem deseydi dünyanın altını üstüne getirirdim demiş. Derler ya; Allah eşeğe boynuz verseymiş, öküzün karnını deşermiş. Bu da öyle bir şey herhalde.
İran mitolojisi onun ölümsüz olduğunu iddia eder. Yıldırım hızına sahip olan atıyla, İran-Turan savaşlarında yer aldığını anlatırlar. Mitolojiye göre O kraliyet soyundan gelen, yenilgisiz bir kahramandır. İran topraklarında hüküm sürmüş Türk devletlerini düşününce, bunun bir fars avuntusundan başka bir şey olmadığını düşünmeden edemiyorum. Ayrıca İbni Sina, Mevlana gibi Türk büyüklerini sahiplenen İran’ın, Rüstem’i de sahiplenmiş olma ihtimali yok değil.
Güreş sporunun geleneksel olarak yaşandığı günlerden geriye kalan hikayelerin, her birisi bir filme konu olacak nitelikte. Mitolojik çağlardan yakın tarihimize kadar bir çok hikaye, halk dilinde dolaşıyor. Bu hikayelerin büyük bir kısmı kaleme alınmış değil. Hikaye yazarları için birbirinden ilginç konular var. Değerlendiren olur mu ki?
Sağlık ve huzurla kalın.