Bize kendinizi anlatır mısınız?
7 Mart 1962 Tarsus doğumluyum. Lise okudum, son yirmi yıldır aşığı olduğum İstanbul’da yaşıyorum. Çocukluk yıllarımda yazına olan ilgim doğaldır ki, okumakla kendini gösterdi. Henüz ortaokuldayken dünya klasiklerini deyim yerindeyse, içmiştim. Sürekli kolunun altında kitapla dolaşan bir öğrenciydim. Şiirin büyüsüne kapıldığımdan beri artık çıkışsız bir cennete düşmüş gibiyim. Eğer şiire inanmıyorsanız bu söylediklerimi anlamanızın olanağı yoktur. Şiir, hayatın gerçeği, gerçek hayat, geçmişle geleceğin birleştiği noktadaki gizemli çekirdektir. İşte tam da burada solumakta ve çoğalmaktayım.
Çalışmalarımda sıklıkla cinselliğe değinmemin sebebi, ataerkil düzene geçildiğinden beri, dişinin maruz kaldığı uzun romanındaki daha çok cinsellik konusunu işliyorsunuz neden yasa koyucu erilin, son derece; tıpkı beslenme gibi doğal bir içgüdü olan cinsel dürtüleri bu denli kontrol altına alma çabası vahim sonuçlar doğurmuştur. Dişi, bu konudaki günah keçisi, kurbandır. İnsanlar en çok iki sebeple dövüşür:
Açlık ve cinsellik! Oysa ki, her ikisi de banyoda sona erer ve vücudun olağan çalışma şeklidir. Artıkları, zararlı maddeleri vücut bir şekilde atar. Ter, idrar ve dışkı olarak. Bunları yapamazsanız sakatlanırsınız. Sevişme sırasında salgılanan maddelerin vücut için önemi, yukarıda saydıklarımdan hiç de az değildir. İnsan vücudu bunları salgılamak ve yenilenmek zorundadır. Aksi halde sakatlanır. İstisnalar dışında, tüm canlılarda sistem bu kadar basit ve açıktır ve doğaldır.
Bunların önüne set çekmeye kalkışırsanız bin yıllardır olduğu gibi, akla hayale gelmeyecek ıstıraplar, trajediler yaşarsınız. Şunu da belirterek, üzerinde yıllarca konuşabileceğim bu konuyu noktalamak istiyorum: Sırf içgüdü olduğu için pervasızca, hayvanca yaşanası gerekir demiyorum. Biz insanız ve elbette sınırlarımız, etiğimiz olacaktır. Benim derdim barbarlıkla, insanlık dışı edimler ve uygulamalarla. Diğer tüm hayati konularda olduğu gibi bu noktada da kendimi bir insan, kadın olarak sorumlu hissettiğim için cinsellik konusuna da sıklıkla değiniyorum.
Siz romancı ve hikayeci ve şair olarak son yıllarda şiirin ve romanın hikayenin bence kalitesi düşmüştür sizce neden kalite Fransızca kökenli bir sözcüktür ve Türkçeye ‘nitelik’ olarak çevrilir.
Sevgili Kaymaz, son yıllarda yazın eserlerindeki niteliğin eksiliyor olması görüşüne katılamayacağım. Senin endişeni anlıyorum. Nicelik çoğaldıkça niteliğin azalması gibi matematiksel bir gerçeklik olduğu doğrudur. Ama diğer yandan, bu durum nitelikli eserlerin üretilmesini engelleyemez ve değerini düşürmez. Nicelik arttığı için doğaldır ki Aziz Nesin’in dediği gibi ‘Türkiye’de her üç kişiden beşi şiir yazıyor’ da olabilir. Yaşam sürdükçe, insan ve buna koşut olarak sanat devindikçe, eserler çıkmayı sürdürecektir.
Bana göre burada sanatla ilgilenen kişilerin niteliği de son derece belirleyicidir. Her önüne geleni sanat eseri olarak algılayan bir topluluktan gerçek sanat eserini tanımasını beklemek hayalperestlik olur. Karşılıklı bir olgunlaşmadan, aydınlanmadan ve tutum geliştirmekten söz ediyorum. Dolayısıyla yazın eserlerinin niteliksizleşmesi İle ilgili endişe taşımıyorum. Çünkü bir okur olarak neyi okuyacağımı her zaman biliyorum.
Bir kadın yazar olarak karşılaştınız zorluklar nelerdir?
Şair yazar olmamın sosyal yaşantımın bir uzantısı ve sonucu olduğunu düşünürsek bu sorunuzu anlayabilirim. Size bir sürü şikayet dolu sözler edebilirim. Ama bu benim yolum değil. Bulunduğum noktada cinsiyetimin olmadığını söyleyeceğim sana. Çünkü yazarak, yazdıklarımla; kadın olmanın, öteki cins olmanın güçlüklerini aşıyorum. Burada hiçbir sanatçının cinsiyeti yok, olmamalı. Sanatın cinsiyeti yok çünkü! Yazdıklarım elbette algılarımın sonucudur ve ben hayata hiçbir zaman ‘zavallı bir kadının’ penceresinden bakmadım. Değiştirmek için ne ”yapılabilirin” peşindeydim ve bu hep böyle olacak. Evet, ortada değiştirilmesi gereken ciddi bir sıkıntı olduğu doğrudur ve düşünen bir insan olarak bu durumu reddederek işe başlamalıyım. Kabullenirsem susarım… Demem o ki sevgili Kaymaz, yazan Seher Duman’ın bir cinsiyeti yok.
Diğer tüm hayati konularda olduğu gibi bu noktada da kendimi bir insan, kadın olarak sorumlu hissettiğim için cinsellik konusuna da sıklıkla değiniyorum….Bu cümledeki “kadın” sözcüğünü çıkararak yayınlamanı istiyorum sevgili kaymaz. Hadi bakalım...