Zaman zindan içinde; Biz mahpusta gürül gürül yatardık
Yılan çıyan içinde.
Bu günler de yaşadığımız salgın hastalığın toplumsal yaşamda neleri değiştirdiğini ve yaşlı Dünyamızın yeni sisteme doğru hazırlıklarını yaşadığına dair kısa sohbetten sonra sorularımızla başladık.
-Haberde İstanbul: Moda nerede doğdu?
-Terzi Nuri Kaymaz: Örtünmeyle insanın doğuşuyla başladı. Yunanistan da Harmet ile Mısır da Hz. İdris ile coğrafya olarak Dicle ile Nil nehri arasında doğdu diyebiliriz. Kıyafet tarzı olarak İngiltere de doğdu. Anadolu da yerel kıyafetler renklidir ve medeni durumuna göre farklılık gösterir. Nişanlı, bekar olan kadınların kıyafetleri ve rengi farklıdır. Anadolu rengarenktir, kara çarşaf yoktur. Tunus, Cezayir, Suriye de kara çarşaf yoktur. Ortadoğu da kıyafetler renklidir. Avrupa’nın orta çağının rengidir kara. Anadolu da Yörükler, Aleviler, Kürtler, Ermeniler, Çingeneler, Avşarlar hepsinin kendine has giyimi vardır. Nereye gidersen git şu Yörük’tür, bu Ermeni’dir diyebilirsin.
-Haberde İstanbul: Peki siz ne yapmak istiyorsunuz?
Terzi Nuri Kaymaz: Pera’ dan moda çekildikten sonra terzilik yapamıyorsun. Kıyafetler folklor ün bir parçasıdır. Anadolu’nun kıyafetlerinde ki renklilik ve yerel kıyafetler zaman için yok oluyor bizden sonra ki nesil bu renklerin ya da kıyafetlerin ne demek istediğini, renklerin ne anlama geldiğini bilmeyecek. Bu sebepten yerel kıyafetleri kayıt altına almak istiyorum. 100 Yıl önce Anadolu halkı nasıl giyiniyordu hem anlamlarıyla hem de görsel olarak kayıt altına almak gerekiyor bizim böyle bir kaydımız yok ve almak içinde Azrail den önce davranmalıyız. Takılar da medeni duruma göre değişiklik gösterir.
-Haberde İstanbul: Osmanlı da moda var mıydı?
-Terzi Nuri Kaymaz: Osmanlı sarayına İtalya’dan terziler geldi. Harem de kadınlara yabancı terziler kıyafetler dikmiştir. Moda ülkemize dışarıdan gelmiş olmasına rağmen Paris, Viyana, New York merkezinin içinde Beyoğlu da olabilirdi. Biz de moda araştırmacısı ve eleştirmeni yok. Zaman içinde bu kıyafetler unutulup gidecek. Ben bu kıyafetleri kayıt altına almak istiyorum. Bunu yapmak için kalabalık bir ekibe ihtiyacınız var. finans bulmak lazım. Malatya – Kars, Ermeni kültürü, Aydın – Ege, Yunan Kültürü, Van – Hakkari, İran kültürü etkisinde kaldığı için kıyafetlerde çok benzerlik bulursunuz.
-Haberde İstanbul: Edebiyatta moda var mı? Aslında edebiyatın modaya katkısı olmuş mudur?
-Terzi Nuri Kaymaz:
Olmaz mı elbette edebiyatın modaya katkısı olmuştur. Bazı kıyafetleri biz edebiyat ile tanıdık. Modacılar, Balzac’ın Vadide ki zambak romanında ki gece kıyafetini örnek alarak abiye kıyafetler hazırlamışlardır. Yaşar Kemal ile Tahtacıların, Fakir Baykurt ile Bayburt yöresinin, Rıfat Ilgaz’ın Sarı Yazma ve Halime Çavuş romanı ile Kastamonu yöresini, Kemal Tahir’in Kambur romanı ile Osmanlıda ki kıyafetlerini öğreniyoruz. Dünya ve Türk kültürünü bilmeden modayı bilemeyiz. Mardin de Süryanilerin, Yezidi kadınların kıyafetlerini bilmeden nasıl olacak. Modernleşmek kıyafet ile olmaz. Anadolu kapkara değil, Anadolu renklidir.
-Haberde İstanbul: Yaşlılararda bile kara giyilmediğini biliyorum.
-Terzi Nuri Kaymaz: Evet yaslılarımız bile kara değildir. Rıfat Ilgaz’ın dediği gibi, ”Ortaçağın kara zihniyetidir. Biz Anadoluyuz, biz renkliyiz . Bizleri bir kalıba sokamazlar.”
Benden geçti mi demek istiyorsun.
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol’ diyor.
Biz de korkuluk olacağız ama renkli korkuluk olacağız. Hep birlikte renklerle yaşayacağız.
-Haberde İstanbul: Kaynağı nasıl bulacaksınız?
-Terzi Nuri Kaymaz: Birlikte yapacağız. Türkan’a benzeyen birilerini bu projede bulacağız. Kültür bakanlığına başvuracağız, sosyal medya üzerinden ulaşabildiğimiz tüm alanlara ulaşmaya çalışacağız.
-Haberde İstanbul: Bildiğim kadarıyla hamallarla ilgili belgesel film çekildi ve siz bu belgesele danışmanlık yaptınız. Hamallar dan modaya geçiş nasıl oldu?
-Terzi Nuri Kaymaz: Hamallar zaten yaşadığım semtlerde gözümün önünde yaşayan bir meslek, terzilik ise ekmeğimi kazandığım meslek o yüzden geçiş olmadı. İkisi de hayatımdaydı. Bana çok şeyler kattı. Bu konuda çok şanslıyım. Malatya dan yoksul aileden gelip önemli insanlarla tanıştım. Nezih Coş beni Doğan Hızlan ile tanıştırdı. Burjuva bir insan beni dışlamadı onun sayesinde ünlü moda defilelerine ve opera konserlerine katıldım. Entelektüel sevgililerim oldu. Mankeni, profesörü, şair yazar hepsi de alanında tanınan insanlardı. Ben geçmişimi inkar edemem, günün birinde manken sevgilim kalkıp oğluma baban sevgilimdi derse oğlum bunu bilmeli.
Bana iyilik yapanı unutmam. Yaşar Kemal ‘Güçlü Kalemler Seni Ayakta Tutar’ der. Kemal Kaplan, Ahmet Kalsu ve Türkan Kebeci gibi kalemler benim için önemli.
-Haberde İstanbul: Hamallar da moda var mı?
-Terzi Nuri Kaymaz:
-Haberde İstanbul: Şalvarı moda yapabilir miyiz?Terzi Nuri Kaymaz: 2003 de Moda İstanbul toplantısına davet edildim. Pakistanlı ve Fransız modacılarla görüştüğümüzde şalvarın moda olacağını konuşmuştuk. Olmaması için hiç bir sebep yok hatta Avrupa da moda olması için çalışılabilir hatta çok güzel de olur.
Önceden yırtık ayıptı. Şimdi yırtık moda. Oysa Anadolu da yırtık yıllar önceden vardı ve yoksulluk demekti. Elbiselerde ki yırtıklar değişik şekillerle yamanırdı.
Amerika ve Avrupa sinemacılar Beyoğlu terzilerinden yıllarca elbiseler aldılar ve diktirdiler. Pera moda ve hamallar belgeselin kostümlerini yaptım.-Haberde İstanbul: Moda nedir? Aslında en başta sormamız gereken soruydu.
Terzi Nuri Kaymaz: Hayatın kendisi modadır.
-Haberde İstanbul: Beyoğlu tekrar toplanır mı?
-Terzi Nuri Kaymaz: Beyoğlu’nun moda merkezi olmamasında en büyük sebep 6 Eylül olaylarıdır. Eylül olaylarıyla tüm terziler Avrupa’ya gitti. Toplamamak için hiçbir neden yok, bu konuda artık yetenekli bir çok tasarımcılarımız, terzilerimiz var. Kaynak bulunur ise Dünya’ya Beyoğlu’nu tanıtırız. Viyana, Paris gibi olur.
-Haberde İstanbul: Zaman zindan içinde diyerek başladığımız sohbetimizi zaman düşlediğimiz renkleri ile Beyoğlu’n da hayat bulması dileği ile diyerek bu güzel sohbet için teşekkür ederiz, Nuri Bey.