Diyarbakırlı bir terzi aynı zamanda 12 Eylül öncesinde Diyarbakır da bağımsız belediye başkanlığı yapan Mehdi Zana’nın ustasıdır. Bölgede doğup büyüyenler dışında pek kimse tanımaz Niyazi Ustayı. Din bilgini babanın sosyalist oğlu Silvanlıdır. Babasının din bilgini olmasından dolayı geniş bir kültürü vardır. Buda bir sosyalist olarak gericilerle tartışırken hep elini güçlü kılmıştır.
12 Mart’ta gözaltına alınıp 1 yıl hapis yattıktan sonra çıkmıştır.
12 Mart’ta evi ve dükkân’ basıldığında Niyazi Ustanın kitaplarına dergilerine el konulur. Aralarında Engels’inde bir resmi vardır. Polis elindeki Engels’in resmini göstererek bu kimdir diye sorar, Niyazi Usta, hiç tereddüt etmeden yanıtlar, ‘o resim Şeyh Seda’nın resmi’ der. Yayın bulundurmaktan yargılanır ve beraat eder. Bu kez de bölücülükten dava açılır. Askeri savcı ‘senin 141/4 ve 142/3 maddelerini ihlal ettiğin iddia ediliyor ne diyorsun’ Niyazi Usta, kendinden emin ‘hâkim bey TCK’nın 500 küsur maddesi vardır ama hiç birisi bana uymaz’ der. Savcı tekrar sorar ‘birçok insanın senin dükkânına girip çıktığı söyleniyor ne diyorsun’ Niyazi Usta ısrarla ‘Ben Türkiye’nin en iyi terzisiyim, bu ünümden dolayı herkes her yerden bana elbise diktirmeye gelir. Hapiste olmasaydım sizde elbise diktirmek için benim dükkânıma gelecektiniz’ der. Savcı ister istemez tutanaklara geçirir bu söylediklerini Niyazi Usta da beraber yargılandığı arkadaşının kulağına fısıldayarak Türkiye’nin en ünlü terzisi olduğumu mahkemede tescil ettirdim der.
Bir eve misafirliğe gider, ev epeyce kalabalıktır. Diyarbakır’ın tanınmış ailelerinden birçok kişide ordadır. Bir yabancı girer odaya, tanışma faslı başlar falanca Cizrelioğlu filanca Cemiloğlu Mehmetoğlu, İskenderoğlu sonunda Niyazi Ustaya sıra gelir asalet unvanın dan nefret eder ama asalet unvanını kullanmaya da ihtiyaç vardır. Niyazi Usta, ‘ ben Niyazi Eşşekoğlu’ diye yanıtlar.
Niyazi Ustanın esprileri hiç bitmez, örneğin bir gün Ankara da ablasının evini bulamayan gence bağırır ‘ ulan orospu çocukları daha evin yolunu bulamıyorsunuz birde devlet kurmaya kalkıyorsunuz’.
Yine dişinin ağrıdığı bir gün Niyazi Usta’nın dudaklarının kıpırdadığını gören bir arkadaşı kızdırmak için sorar ‘Ne o Niyazi dua mı ediyorsun’ her koşulda hazırdır yanıtı ‘ eeeee ne yapalım oğlum, bize din afyondur dediler bende dişlerimi uyuşturup ağrısını dindirmek için dua ediyorum’ der. Böyle çok esprili ve düşündürücü sözleriyle kitaplaşmıştır 1977 yılında kanser hastalığına yakalanarak hayatını kaybetmiştir.
Okuduğum çok güzel bir kitap Niyazi Usta var. Yazar: Ruşen Arslan Yayın evi: Doz yayınlar.
Nuri Kaymaz