İnsan kalitesine yatırım yapılmayan ülkelerde maçlardan sonra sürekli savaş ve birilerine istifa çığlıkları atılıyorsa, demek ki herkes kendinde olmayanı başkasında arar hale gelmiş demektir. Ahlak ölçüleri gittikçe bozulurken her şeyimizi kaybediyoruz. Tabii ki en önemlisi de vicdanımızı.
Bir zamanlar futbolun içinde güzel insanlar vardı; onlar her zaman sırtımızı emanet ettiğimiz, parayla pulla işi olmayan, dürüstlüğü seven can arkadaşlarımızdı.
Ama artık insanlıktan çıkanlar var aramızda: kara para peşinde olanlar, dolandırıcılar, kendi kulübünü soyanlar ve etraflarında onlara uygun menajerleri de cabası.
Başarısız yöneticilerin, teknik adamların kendi yanlışlarını örtbas etmek için ise tek hedefleri var: Futbol Federasyonu.
Milyonlarca Euro’luk borçlarını ise konuşan yok. Transferleri hiç bitmiyor. “Madem bu kadar güçlü ve zenginsiniz, yaptığınız borçları kendiniz ödeyin de görelim” ama kimse üzerine alınmıyor. Nasılsa hizmette kusur yok!
ZAMAN GEÇİYOR ve her şey de birbirinin içinden geçiyor. Yöneticiler ve teknik adamlar ganimetin avcısı olmuşlar. Yorumlarını işlerine geldiği gibi yapanlar, işlerine gelmediği zaman ise korkularıyla saklambaç oynamaya çalışıyorlar. Bunlara alkış tutanlar da utansın. Kötülere bile arka çıkıp “Bizden olsun, çamurdan olsun” diyenler, hukukun ve adaletin karşısında suskun kalanlar, çocuklarına öyle bir miras bıraktılar ki… Kendileriyle gurur duysunlar.
Saygılarımla.