Her yeni oluşuma güzel dileklerle başlamak adetlerimizdendir. Bolca umut barındırır yenilikler. Bu yıl tüm dostlarıma gönderdiğim mesajlarımda 2025 yılının en coşkulu ışıklarını, ülkemize ve bize yansıtması dileğinde bulunmuştum. Yazıma da sevgi, umut, huzur, mutluluk içeren dileklerimle başlamayı düşünüyordum, televizyonda açıklamayı duyana dek.
Emeklinin dört gözle beklediği ki bu bekleyiş bir sadaka değil, yıllarca alın terinin karşılığında aldığı ücretinden yapılmış olan kesintilerinin bir nevi geri ödemesidir.
Sade vatandaş, ekonomik terimleri, intibak yasasını, kök maaşı, ihracatı, ithalatı bilemeyebilir; ilgilenmez de. Onu ilgilendiren, Devlet Baba’nın yanında olup olmadığıdır. Çocuğunun aç karnının doyurulmasıdır. Ocakta aşının kaynamasıdır.
Sade vatandaş tiyatroya, sinemaya, kitaba, tatile para ayırmayı düşünemez; çocuğunun yırtık ayakkabısı, taleplerini karşılayamadığı zamanlardaki çocuğunun ağlamaklı yüzüdür önceliği.
Memur emeklisine Yüzde 11.54… Sosyal Sigorta ile Bağkur emeklisine Yüzde 15,75 oranında yapılan maaş zam artışı ile yaşam savaşı verdiği alanda hangi artışı karşılayabilecektir? Ev sahibinin kiraya yaptığı yüzde yüz artışı mı? Peynir alamadığı için aldığı, her alışında fiyatı değişen çökeleğin ücretini mi? Elektrik, ısınma ve su giderlerini mi? Giyinmeyi mi? Beslenmeyi mi? Hangisini?
Giyinmeyi ötelese de beslenmeyi nasıl temin edecek? Kalanlar daha ucuzdur diye akşam üstleri gittiği pazardan aldıkları, bir hafta idare edemezken bu artışla mutfakta tencere nasıl kaynayacak?
Emeklinin durumu gerçekten de karamsar bir tablo içeriyor. Sorumluların, bu karamsar tabloyu aydınlığa çevireceğini umuyor ve diliyorum.
Tüm tespitlerinizi yürekten katılıyorum. Teşekkürler