8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin bir sembolü olarak kutlanmaktadır. Kökeni, 1857 yılında ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisinin çalışma koşullarını iyileştirmek için yaptığı greve dayanır. Polis müdahalesi sonucu fabrikaya kilitlenen işçilerin bir kısmı çıkan yangında hayatını kaybetmiştir. Bu olayın ardından, kadın işçilerin haklarını savunmak amacıyla çeşitli hareketler başlamış ve 1910 yılında Clara Zetkin’in önerisiyle 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edilmiştir.
Kadınların Acı Gerçekleri
Yıllar önce haklarını savunmak için kilitli bir fabrikada yanan, 1800’lü yıllardan günümüze dek süren kadın istismarları, kadın cinayetleri ve cinsiyet ayrımcılığı günümüzde bile içimizi yakarken; ana, eş, hayat arkadaşı, evlat, bacı kavramlarını bünyesinde barındıran, Atatürk’ümüzün tanıdığı özgürlüklere rağmen ayrımcılığa maruz kalan, çocuk yaşta evlendirilen kadınlarımız acı çekiyorken 8 Mart’ta kutlama yazısı yazmak uygun gelmedi bana.
Kırsal Kesimdeki Kadınlar
Kırsal kesimdeki kadınlarımızın sosyolojik ve psikolojik yaşamı, hem tarihi köklerden gelen geleneksel rollerle hem de modernleşmeyle birlikte değişen dinamiklerle şekillenmektedir.
Kadınları Güçlendirmek
Kadınlarımızı hakları konusunda bilinçlendirmek için eğitim, medya, devlet desteği ve yerel iş birlikleri bir arada yürütülmelidir. Kadınlarımızın ekonomik ve sosyal olarak güçlendirilmesi, bağımsız ve bilinçli bireyler olmalarını sağlar. Bu çalışmalar sadece kadınlara değil, erkekler için de yapılmalıdır. Erkekler de bilinçlendirilmeli, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi onlara da verilmelidir.
Tüm olumsuz koşullara rağmen dimdik duran kadınlarımıza selam olsun!