BİR MAYIS ANARŞİSTLERİN İLK FİTİLİ YAKMASIYLA GÜNDEME GELİP BU GÜNLERE ULAŞMIŞTIR.
1 Mayıs’ın kökeni 1886’da Chicago’daki Haymarket olaylarında dayanmaktadır. Masum dört kişi idam edildi, bir kişi kendini astı.
Aslında bir pagan bayramı olan modern 1 Mayıs’ın kökleri, 1886’da Chicago’da sekiz saatlik bir çalışma günü için mücadele eden ve daha sonra idam edilen masum anarşist işçilerin infazına dayanmaktadır.
1887’de Chicago’da dört anarşist idam edildi: Beşincisi bir hapishanede kendisini öldürerek celladı aldatmış oldu. Diğer üç anarşist Vali Altgeld tarafından affedilene kadar cezaevinde 6 yıl geçirmek zorunda kaldı; Vali,onları suçlayan mahkeme için “histerik, önyargılı bir jüri ve taraflı bir yargıç” özelliklerine sahip olduğunu söyleyecekti. Devlet ise, savcılığın sözleriyle “Anarşi yargılandı” diyerek, anarşistlerin ölümleriyle anarşist düşüncenin de ölecek olmasını umuyordu.
Yargılanan anarşistler sendika örgütleyicileriydi ve ileri ki yıllarda 1 Mayıs günü, kurbanları hatırlamak için uluslararası işçi günü haline geldi.
Chicago’da bir gösteri sırasında polise bomba atmaktan suçlanıyorlardı. Bu olay, 1 Mayıs 1886’da başlayan ve Chicago’daki 400 bin işçiyi kapsayan, 8 saatlik iş günü talep eden bir grev esnasında gerçekleşmişti.
Amerikan İşçi Federasyonu, “1 Mayıs 1886’dan itibaren yasal çalışma gününün 8 saat olacağını” belirten tarihi kararı kabul ettiği günlerde, bu mücadele başlayalı neredeyse yüzyıl olmuştu.
Bu tarihten önceki aylarda binlerce işçi daha kısa bir iş günü için verilen mücadeleye katıldı. Nitelikli veya vasıfsız, siyahlar ve beyazlar, kadınlar ve erkekler, yerliler ve göçmenler, hepsi birleşmeye başlamıştı.
‘KENTTE SANKİ PAZAR TATİLİ VAR’
Sadece Chicago’da 400 bin kişi greve katılmıştı. Şehirde yayınlanan bir gazete grevi, “fabrikaların ve imalâthanelerin uzun bacalarından duman yükselmiyor ve kentte pazar tatili benzeri bir görünüm var” diye resmediyordu. Burası, propagandanın ana merkeziydi ve anarşistler burada emek hareketinin ön saflarında yer alıyorlardı. Örgütlenme faaliyetleri nedeniyle Chicago, güçlü bir sendika merkezi haline geldi ve sekiz saatlik harekete en büyük katkıyı yapmaktaydı.
Benzer biçimde Chicago anarşist hareketi de güçlüydü.
1884’te dünyanın ilk Anarşist günlük gazetesi olan Chicagoer Arbeiter-Zeitung’un yanı sıra haftalık Fackel ve pazar günleri Vorbote’u yayınladılar.
1886’da bu gazetelerin 26 bini aşan bir tirajı vardı ve şehirdeki kalabalık Alman göçmen işçi topluluğu tarafından okunuyordu. İngilizce, Bohemce ve İskandinavca konuşanlar için de gazeteler yayınlanıyordu. Bunun yanı sıra, Chicago anarşistleri sendikalarda da aktifti ve piknik, konferans, dans, kütüphane ve benzeri etkinlikler organize ediyorlardı. Bu, işçi örgütlenmesini kırmak isteyen patronların endişe duyduğu sınıf dayanışmasına dair güçlü bağlar kurmaya yardımcı oluyordu.
1 Mayıs 1886’da, sekiz saat talebiyle gerçekleşen grevler:
McCormick Harvester şirketindeki işgücünün yarısı tarafından desteklenmişti. İki gün sonra, sokağa çıkan orman işçileri sendikasının 6 bin üyesi tarafından bir sokak toplantısı düzenlendi. Toplantı, McCormick fabrikasına sadece bir blok uzaklıkta yapıldı ve oradan da 500’den fazla grevci toplantıya katıldı.
İşçiler, toplantının Merkez İşçi Sendikası tarafından düzenlenmesini talep eden anarşist August Spies tarafından yapılan bir konuşmayı dinlediler. Spies konuşurken, işçileri beraber hareket etmeye ve patronlara karşı durmaya çağırırken, grev-kırıcılar yakında bulunan McCormick fabrikasından dışarı çıkmaya başlamışlardı.
“Kütük kırıcılar” dan destek gören grevciler, caddeden aşağı yürüdüler ve grev kırıcıları fabrikaya dönmeye zorladılar. Aniden 200 kadar polis geldi ve hiçbir uyarı olmadan kalabalığa sopalar ve silahlarla saldırdı. En az bir grevciyi öldürdüler; yanı sıra, beş-altısı ağır olmak üzere sayısız grevciyi yaraladılar.
Spies, gördüğü acımasız saldırıların öfkesiyle Arbeiter-Zeitung’un ofisine gitti ve Chicago’daki işçilere yönelik, ertesi gece düzenlenecek protesto gösterisine katılmaları için bir çağrı kaleme aldı.
Protesto toplantısı Haymarket Meydanı’nda gerçekleşti:
Spies ve sendikal harekette yer alan diğer iki anarşist Albert Parsons ve Samuel Fielden tarafından organize edildi.
‘POLİS MÜDAHALESİNE İHTİYAÇ DUYULMADI’
Konuşmalar boyunca kalabalık oldukça organize bir haldeydi. Toplantı başından itibaren alanda bulunan Belediye Başkanı Carter Harrison toplantıyı, “hiçbir şekilde polis müdahalesine ihtiyaç duyulmadı” şeklinde aktarmıştı. Polis müdürü John Bonfield’a müdahale edilmemesini tavsiye etti ve istasyon binasında bekleyen polis kuvvetlerinin büyük bir kısmının eve gönderilmesini önerdi.
Fielden toplantıyı kapatırken saat akşam 10.00 civarındaydı. Yoğun bir yağmur vardı ve meydanda yalnızca 200 kişi kalmıştı. Aniden, Bonfield’ın başını çektiği 180 kişilik bir polis grubu meydana girdi ve halkın derhal dağılmasını emretti.
Fielden “bizler barışçı insanlarız” diyerek polisi protesto etti.
Aynı anda polis saflarına bir bomba atıldı. Polisler birini öldürdü, altısı ağır olmak üzere yetmişe yakın kişi yaralandı. Ardından polis alandakilerin üzerine ateş açtı. Polis mermileri tarafından kaç kişinin yaralandığı veya öldüğü asla tam olarak tespit edilemedi.
Bir terör dalgası Chicago’nun üzerini kaplamıştı. Basın ve meclis, bombanın sosyalistlerin ve anarşistlerin suçu olduğunu söyleyerek intikam alınmasını istediler. Toplantı salonları, sendika büroları, matbaalar ve özel evlere baskınlar düzenlendi. Bilinen tüm sosyalistler ve anarşistler tutuklandı. Hatta, sosyalizmin ve anarşizmin anlamlarından habersiz birçok kişi tutuklandı ve işkence gördü.
Devletin avukatı Julius Grinnell açıklaması “Önce saldıralım, sonra kanunlara bakarız” şeklindeydi.
Sonunda sekiz adam “cinayet araçları” bahanesiyle yargılandı. İşçi hareketinde etkili olan Spies, Fielden, Parsons ve beş diğer anarşist, Adolph Fischer, George Engel, Michael Schwab, Louis Lingg ve Oscar Neebe yargılanıyordu.
Dava 21 Haziran 1886’da Cooke İlçesi Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Jüri için adaylar, bir kutudan isimlerin seçildiği alışılmış yöntemle belirlenmedi. Bu davada, devletin avukatı Grinnell tarafından önerilen özel bir icra memuru, adayları seçmek üzere mahkeme tarafından atandı.
Savunmanın, “Bu davayı ben yönetiyorum ve şundan eminim ki bu kişiler kesin olarak asılacaklar” diyen özel icra memurunun taraflı olduğuna dair kanıtlar sunmasına izin verilmedi.
SEKİZ KİŞİDEN ÜÇÜ MEYDANDAYDI
Jürinin nihai kompozisyonu da oldukça anlamsızdı; işadamları, katipler ve ölü polislerden birinin akrabasından oluşuyordu. Devlet tarafından mahkeme huzurundaki sekiz adamdan herhangi birinin bombayı attığı, patlamayla bağlantılı olduğu veya bu tür fiilleri onaylamış olduğuna ilişkin hiçbir kanıt sunulmadı.
Aslında, sekiz kişiden sadece üçü o akşam Haymarket Meydanı’nda bulunuyordu.
Herhangi bir konuşmacının şiddeti kışkırttığına dair hiçbir kanıt sunulmadı; gerçekten de yargılamadaki kayıtlarda Belediye Başkanı Harrison konuşmaları “eziyet” olarak nitelendirmekteydi. Yaşanan şiddetin bu kişilerce örgütlendiğine dair bir kanıt bulunmuyordu. Hatta, Parsons iki küçük çocuğunu da toplantıya götürmüştü.
‘BURADA ANARŞİ YARGILANIYOR’
Sekiz anarşistin inançları ve sendikal faaliyetleri nedeniyle yargılandığı açıkça ortadaydı. Avukat Grinnell’in jüriye yaptığı konuşmanın son sözleri ile ortaya koyduğu üzere, mahkeme başladığı gibi sona erdi: “Burada anayasa yargılanmakta, anarşi yargılanmakta; bu kişiler bunun için Büyük Jüri tarafından seçildi ve lider oldukları gerekçesiyle suçlandı. Kendilerini takip eden binlerce kişiden daha fazla suçlu değiller. Jüri üyesi beyefendiler, bunları mahkûm edin, onları sonrakilere örnek olsunlar diye asın ve böylece kurumlarımızı ve toplumumuzu koruyun.”
19 Ağustos günü sanıklardan yedi kişi idama mahkûm edildi ve Neebe 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Devlet, serbest bırakılmaları için düzenlene büyük çaplı bir kampanyadan sonra Schwab ve Fielden’in cezalarını ömür boyu hapis cezasına çevirdi. Lingg, idam edilmesinden bir gün önce intihar ederek devlete bu zevki tattırmamıştı.
11 Kasım 1887’de Parsons, Engel, Spies ve Fischer asıldılar. Haymarket olayıyla ilgili 8 kişi düzmece bir mahkemede yargılandı.
Haymarket olayıyla ilgili 8 kişi düzmece bir mahkemede yargılandı.
‘BU ATEŞİ SÖNDÜREMEYECEKSİNİZ’
600 bin çalışan cenazelere katılmıştı. Neebe, Schwab ve Fielden’in serbest bırakılması için yürütülen kampanya devam etti. 26 Haziran 1893’te Vali Altgeld onları serbest bıraktı. Affedildiklerini açıkça belirtti; zira işçilerin yeterince acı çektiğini düşünüyordu; fakat onlar yargılandıkları suç konusunda zaten masumdular. Onlar ve asılan işçiler “histeri, ayarlanmış jüri üyeleri ve ön yargılı yargıç” kurbanı olmuşlardı.
Egemenler duruşma süresince yaptıkları bu zulmün sekiz saatlik iş günü isteyen hareketin geri kalan kısmına son vereceğini düşünüyorlardı. Nitekim, bombalar ve patlayıcılar, Polis Müdürü Bonfield için çalışan bir polis ajanı tarafından, bazı çelik sektörü patronlarının emek hareketini gözden düşürmek için kullandıkları bir komplonun parçası olarak atılmış olduğuna dair kanıtlar ortaya çıktı.
Spies ölüme mahkûm olduktan sonra mahkemeye seslenirken, bu komplonun başarısız olacağından emindi: Burada bir kıvılcımı yok edeceksiniz ama orada, önünüzde, arkanızda ve her yerde başka kıvılcımlar çakacak. Bu, içten içe yanan bir ateş gibidir. Bu ateşi asla söndüremeyeceksiniz!”
1 MAYIS NASIL RESMİ TATİL OLDU?
1889 yılında, II. Enternasyonal’in (Uluslar arası işçi birliği) ilk kongresinde, Paris’te Fransız Devrimi’nin yüzüncü yılına ilişkin Dünya Toplantısı sırasında Raymond Lavigne’in önerisininin ardından, Chicago protestolarının 1890’daki yıldönümünde uluslar arası gösteriler yapılması çağrısında bulunuldu. Mayıs ayının birinci günü, Enternasyonal’in 1891’deki ikinci kongresinde resmi olarak yıllık bir olay olarak kabul edildi.
Daha sonra, 1894’ün 1 Mayıs gününde yaşanan isyanlar meydana geldi. 1904’te Amsterdam’daki Uluslar arası Sosyalist Konferans toplantısında, “tüm Sosyal Demokrat Parti örgütleri ve tüm ülkelerin sendikaları, Mayıs ayının birinci günü, 8 saatlik iş gününün yasal olarak tanınması, proletaryanın sınıf taleplerinin canlı bir şekilde seslendirilmesi ve evrensel barış için” Kongre, “tüm ülkelerin proleter örgütleri, işçilere zarar vermeden mümkün olan her yerde 1 Mayıs’ta çalışmayı bırakmalarını zorunlu kıldı”.
Birçok ülkede, emekçiler 1 Mayıs gününü resmi tatil yaptırmaya çalıştı ve çabaları büyük ölçüde başarılı oldu. 1 Mayıs günü, çeşitli sosyalist, komünist ve anarşist grupların gösterileri için uzun zamandır önmli bir odak noktası olmuştur.
Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da, işçiler için resmi tatil günü, eylül ayındaki İşçi Bayramı’dır. 1886 Mayıs’ında Haymarket Meydanı ayaklanmasının ardından, ABD Başkanı Grover Cleveland, 1 Mayıs’taki İşçi Günü toplanmalarının ayaklanmaları anmak için bir fırsat olabileceğinden korktu. Ardından, 1887 yılında anarşist düşmanı sağcı İşçi Şövalyeleri adlı birliğin desteklediği İşçi Günü’nü desteklemek üzere hareket etmişti.
Yazının aslı libcom sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)