G-QXXHXL9JW0
USD34,08
EURO38,06
CNY4,81
GBP45,38
EURO/USD1,12
BIST9.975,61
Petrol74,85
GR. ALTIN2.834,24
BTC2.143.973,21
Cemil Uçar

Hesaplaşmalar – Açık Mektup

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

”Eğer geçmişi çok seviyorsanız, yaşlanıyorsunuz demektir.” (John Knittel)

Öğrenmek sonsuz ve sınırsızdır hatta zamanla insanın mezarı bile öğrenir diyebiliriz. Her kim nerede olursa, nereye varırsa varsın… 

Geçmişe bağlı olmaktan gene de kurtulamaz. Ah duymadan,” şöyle olsaydı” diye iç geçirmeyen kimse ne gelmiştir bu dünyaya ne de gelecektir. Soluk aldıkça her yeni an da geçirdiğimiz az önceki andan bile farklılaşıyoruz. Ne var ki insanın suçu nispetinde kendi kendine biçtiği cezanın da arttığını tahmin edebiliriz. Sözün tam da burasında tıpkı dişlerinizin arasına kaçan et parçasının ağzınızın tadını kaçırdığını ta derinden siz de benim gibi hissettiniz sanırım ve küçük küçük soruların bilinen karakteristik gazabına uğradınız değil mi? 

Sahiden de herkeste böyle mi olur; soruların ve aklın çalışmasının biricik yolu kuşku içinize düşer düşmez, yüreğiniz taş atılmış kuşların endişesine kapılır ve bir daha asla iflah olmaz! Bir adım bin kuşku bir arada yürürüz artık! Doğru! Çok haklısınız!                                                                                      Önümüze bakmak lazım.  

Önümüz neresi peki? 

Demek siz kestirebiliyorsunuz! 

Yok, yok, vazgeçtim, siz de bildiğiniz için değil, gününüz, anınız güzel geçtiğinden böyle düşünüyorsunuz veya kendinizi koruma duygunuza yeniliyorsunuz. 

Bir daha düşünün isterseniz. Belki de zenginlik içinde hayatı çoktan pas geçmişsiniz. 

Gene de umutlu olmak için evrensel bilgenin sözünü hatırlamakta, sonsuz fayda var: 

”GEÇMİŞTE NE OLMUŞSA, BAŞKA TÜRLÜ OLAMAYACAĞI İÇİN, ÖYLE OLMUŞTUR” 

                                                                                                                           Karl Marx 

İnsanları suçlamak, elbette anlamaya çalışmaktan kolay. Çünkü; nasıl sunuluyorsa, öyle anlıyor çoğunluk. Belki de hiç bildiğiniz gibi değildir. İnsan, kendisiyle hesaplaştığı ölçüde insandır.  

Kendimle hesaplaşmak için, bunu, her an yapmaya çalışıyorum. Hayat, bence, şatafatlı görünmekten çok daha fazlasıdır. Böyle düşünmek için, ufkunuz kadar, yüreğinize de güvenmeniz gerekir.

Doğmak ve ölmek, tamamen bireysel hislerimizdir ve bedenseledir; bu yüzden de tamamen bencilce görünür. 

 Bu görünümdür ve görünüm genellikle yanıltıcıdır. Doğmaktan kasıt bu hayatın işçisi olmak yani dünyadaki işlere yararlı olmaktır. Bu konuda ömrümüzün yetmeyeceği kadar yazılmış çizilmiş ve hayat sürdükçe de yazılacak, söylenecek sözlerin olması kaçınılmazdır.  

Asıl sorun, insanın yaşamı kadar, ölümden sonra da nasıl olacağını bilmesidir. Bir yürekli dost kazanmış iseniz yaşadınız demektir. Yoksa üzülerek diyebilirim ki ölmüşsünüz, hem de haberiniz olmadan. Yalnızca, gömülmeyi bekliyorsunuz da diyebiliriz.  

İnsanın ciddi sağlık sorunu yoksa dünyadan elini eteğini çekmeye hakkı yoktur. Eğer, her çocuğun bu hayattan, çocuğunuz kadar, faydalanmaya hakkı olduğuna inanıyorsanız, toprağa hep büyüsün diye tohum atar, çabalarsınız. Yaşadığınız sürece de insanların sizi nasıl çağırdığı, sizi ilgilendirmez.  

Tek aidiyetimiz var, o da insan olmak ve nefes aldıkça, bunun için çabalamak…

Çabanızı iyi niyetle ve doğru düşünerek, yaptığınıza inandıkça, nasıl göründüğünüze dikkat edin ama abartmayın derim.  

Hayattan değil, ölümü unutmadan ama ölmekten elinizi geri çekin derim şu aptal aklımla. Eskiden, çok uzun yaşayan insanları bilmem, neden ”KÖTÜ’‘ sanırdım oysa bu konuda da yanılmışım galiba. Bazı insanlara ölüm bile kıyamıyor galiba. Ömrünüz uzun ve şatafatsız sahiden de güzel olsun.   

29 Mayıs 2020 Büyükçekmece – Tablo: Pablo Picasso ve Guernica 

 

Hesaplaşmalar – Açık Mektup

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Kontak ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!